Güncel

RÖPORTAJ | “Zalimin zulmüne karşı mücadeleyi güçlendirmek hedefimiz”

Erzingan: 24 Mart tarihinde Erzincan’daGenel Başkan Yardımcısı Erol Yeter’in dearalarında bulunduğu 16 Pir Sultan AbdalKültür Derneği üye ve yöneticisi, “örgüte yardım ve yataklık” iddiasıyla tutuklanmıştı.Tutuklamanın ardından başta Aleviler olmak üzere birçok muhaliften tepkiler gelmişti/gelmeye devam ediyor. Bizler de bu süreci Erzingan PSAKD yönetiminden Ferhat Çam ile konuştuk. Erzincan bölgesine dönük saldırılara özel olarak değinen Çam, devletin burada Aleviler üzerinden yarattığı baskı iklimi ile bölgede “dikensiz gül bahçesi” yaratmaya çalıştığına, dernekler ve diğer tüm demokratik kurumları işlevsizleştirilmek istediğine dikkat çekti. Devletin Alevisi olmama ısrarları yüzünden “cezalandırıldıklarını” ve onursuzlaştırılmaya çalışıldıklarını dile getiren Çam, mücadeleye devam edeceklerinin vurgusu yaptı. Erzingan’ın küçük ve politik mücadelenin görece cılız yürütüldüğü bir il olduğunu belirten Çam, “Haliyle politik örgütlülüğe omuz veren herkesin kriminalize edilmesinin kolay ve anlık geliştiği biryer. Yapılan operasyonun ülkede yaşanan son gelişmelerden azade olduğunu düşünmüyorum, zira muhalifler üstünde yoğunbir baskı söz konusu. Ülke gerici ve faşizan bir rejim inşasına tabi tutuluyor, buna itiraz eden her unsuru bertaraf etmek despot yönetimlerin ilk icraatları oluşturuyor. İtirazları büyütmek için daha fazla yan yana olmak zamanıdır diye düşünüyorum” diyor.

 

“Çok renklilik ve demokratik birliktelik değişmez ısrarımızdır”

– Erzingan’da her dönemde daha fazla gerçekleştirilmekte bu saldırılar. Diğer bölgelere göre daha fazla sindirme politikası mı izleniyor?

Her dönem için geliştiren yöntemlerin olağanlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Buradan doğru bölge üzerinden geliştirilen baskı gayet anlaşılır. Yapılan hukuksuz uygulamalara karşı geliştirilecek karşı duruşu, itirazın ilk geldiği yerleri boğarak kontrol altına almak istiyorlar. Haliyle Erzincan başta olmak üzere bölge illerinin birçoğunda operasyonlar rutin hale getirilmiş bulunmakta. Sindirme politikası kendi gibi olmasını isteyen her iktidarın vazgeçilmez düsturudur. Arkadaşlarımızın yasal bir derneğin yönetici ve üyeleri olması dahi terörize etme vesilesine dönüştürülüp lince maruz bırakmalarını engelleyemedi.

 

– AKP iktidarının bu tutuklamalarla “dikensiz gül bahçesi” yaratmak amaçlı saldırılarında Alevilere dönük bir aşamaya geçtiği tartışılıyor. Siz nasıl değerlendirmeyapıyorsunuz?

Oluşturulmak istenen rejimin renklerine baktığımızda kurulmak istenilen bahçenin dikenlerinin kimler olduğu gayet açıktıraslında. Tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek mezhep üzerine kurulu bir yönetim anlayışının dikeni biz Aleviler ve diğer ötekilerdir. AKP, iktidarını sağlamlaştırmak adına yaptığı açılımların hepsinde Alevileri ve diğer ezilenleri araçsallaştırmış, devletteki kadrolaşmasını sağladıktan sonra da şiddetli bir savaş başlatmıştır. Aleviler ve diğer ezilenler bu ülkenin onurlu birliktelik ve barış mücadelesinde her iktidar döneminde ses olmayı başarmış kesimlerdir. Kendini savaş ve kutuplaşma hattı üzerinden modelleyen bir iktidar için kısılacak ilk ses bu mücadeleyi yürüten özneler ve kurumlardır, ki arkadaşlarımız bu hedefin kurbanlarıdır. Çok renklilik ve demokratik birliktelik değişmez ısrarımızdır. Üyelerimiz Alevilerin ve diğer ezilenlerin birlikte yaşama umudunu savunmalarının dışında bir şey yapmamışlardır.

 

– Üye ve yöneticilerinize dönük iddialarla ve tutuklamalarla devlet Alevileri ve derneklerini terörize etmeyi mi amaçlıyor?

Devlet muhalif olan her kurumu dağıtmak amaçlı operasyonlar başlatmıştır. Bir sene içinde birçok demokratik kurumun kapısına kilit vurulmuş, yöneticileri asılsız suçlamalarla hapishanelere konulmuştur. Devletin oluşturmak istediği yeni devlet modelinde onların pervasızlığını kısıtlayacak tüm kurumlar ayak bağı olarak görülmüş, bu yüzden işlevsiz hale getirilmek istenmiştir. Devletin Alevisi olmama ısrarımız yüzünden cezalandırılmak ve onursuzlaştırılmak istenmekteyiz. Kendini frenleyecek kurumların tasfiyesini hızlandırmış olmasının arka planında bu uygulamalar yatmaktadır. Baskı, şiddet, kutuplaşma, ayrımcılık, mezhepçilik, kadın düşmanlığı ve daha bir sürü faşizan motif, bugünkü hakim anlayışın ne olduğunun açık göstergeleridir. Dikkat ederseniz Alevi örgütleri de yıllardır bunlara karşı mücadele etmektedir. Bu yüzden kurumlarımız doğrudan kuşatma altına alınmıştır.

 

– Bu saldırılara karşı nasıl bir karşı koyuş örgütlemeyi planlıyorsunuz?

Zalimin zulmüne karşı mücadele zeminini güçlendirmek ilk hedefimiz olmalı. Yapılacak şey haksızın haksız olduğunu herkese her yerde söyleme zorunluluğunu yerine getirmektir. Bu meramı güdecek herkesle bir araya gelip karanlığa boyun eğmeyeceğimizi göstermek durumundayız. Daha çok biraraya gelmeliyiz. Nerede olursak olalım, yapabileceğimiz bir şeyler olduğunu unutmayalım. Her despot rejim tükenmeye mahkumdur. Biz insan kalma mücadelemizi şiddetle savunmalıyız. Arkadaşlarımızın özgürlüklerine kavuşana dek sesi ve soluğuolacağımıza söz veriyoruz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu