GüncelMakaleler

ANALİZ | “Sizi Biz Müslüman Taptık” Hakaretinin Hatırlattıkları

Yakın zamanda yerel seçimlerde Pontos meselesi rakibini aşağılamak için kullanılmadı mı? Sizi biz Müslüman yaptık denilerek kendince aşağılanmaya çalışılan yine Pontos Rumları oldu.

Maraş’ta esnaf ziyaretinde bulunan AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, Trabzonlu olduğunu belirten bir kadınla yaptığı sohbet sırasında “Sizi biz Müslüman yaptık” dedi. Güngör’ün bu sözleri, devletin geçmiş ve günümüzdeki her damla pisliği ona yaklaşan herkese sıçradığını gösteriyor…

Osmanlıdan TC’ye asimilasyon inkâr ve imha diğer uluslara, dini inançlara karşı kullanılan ve resmi ideoloji olarak Kemalizm’de vücut bulan bu durum devletin ana karakteridir. Bu durumda asimilasyon inkâr ve imhada Osmanlıdan TC’ye devlet karakterinde bir süreklilik ve devlet olarak kendi varlığını bunun üzerinden kurma söz konusudur.

Osmanlı ilk kuruluş ve sonrası dönemde asimilasyon inkâr ve imhaya diğer dinlere mensup ulusları müslümanlaştırmakla başlamış 19.yüzyılın sonraları ve 20’inci yüzyılın başlarında İttihat ve Terakki’nin Osmanlı’da iktidarı almasıyla Müslümanlaştırmanın yanına Türkleştirme de yerleştirildi. İttihat ve Terakkinin ideolojisi doğrultusunda Osmanlı tek bir etnik ve dini kimliği bulunan (Türk-Sünni) bir devlete dönüştürülecekti.

1912-1913 Balkan Savaşları, alınan yenilgi İttihat ve Terakki tarafında bu projenin hayata geçirilmesi için olanak yarattı. “Yenilginin nedeni iç düşmanlar olarak belirlendi. Bu iç düşman Rumlardı.”

Rumlar boykotlarla, sindirmelerle, katliamlarla karşılaştılar. Rumların yaşadıkları topraklardan uzaklaştırılması için her türlü şey yapıldı. Bunun sonucunda 500 bin Rum başka ülkelere göç etmek zorunda kaldı. 1915 yılında Ermeni soykırımı, Süryani, Ezidi soykırımı bu planın parçası olarak ardı ardına uygulamaya konuldu.

Katliam ve baskı ile binlerce yıldır yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kalan Rumların, Ermenilerin, Süryanilerin; mallarına, zenginliklerine el konulması, bu devlet ve toplum projesinin çok önemli bir boyutuydu. Bu el koymalarla yaratmak istedikleri Müslüman Türk tüccar ortaya çıkmış olacaktı.

Bir devlet geleneği olarak Pontos Rum katliamı

Ermeni ve Süryani soykırımının ardından 1916 yılında çıkan bir kararla Rumlar yaşadıkları topraklardan başka bölgelere sürgün edilecekti. 1916 Kasım ayında Pontoslu Rumlar çoluk, çocuk, yaşlı, genç tümüyle yerlerini yurtlarını bırakıp, üstelik yanlarına taşıyabilecekleri birkaç şeyden fazlasını da almalarına izin verilmeksizin yollara çıkarıldılar.

Yaşadıkları topraklardan zorla göç ettirilen Pontos Rumları sonradan Ölüm Yürüyüşleri ve Beyaz Ölüm olarak adlandırılacak topyekün imha sürecine alındılar. Yürüyüşler asker denetiminde yapılıyor ve zorla göç ettirilen Pontoslu Rumların tamamının açlıktan, hastalıktan veya çete saldırılarından öldürülmesine kadar devam ediyordu.

Pontoslu Rumların geride kalan evlerini, mallarını çeteler önce yağmalıyor sonra Rumlardan iz kalmaması için yakıp yıkıyorlardı. Araştırmacılara göre gidenlerden çok az sayıda kurtulup başka ülkelere çıkabilen oldu geriye dönen hiç olmadı. 150 bin Pontoslu Rum ölüm yürüyüşlerinde katledildi.

İttihat ve Terakkinin planını 1919 yılından sonra Kemalistler devraldı ve Pontos Rum katliamını tamamladılar. 1919 yılında Mustafa Kemal’in Samsun’a gelmesi Rumlar için tamamen imha edilme sürecinin başlama tarihi oldu. Mustafa Kemal Samsun’a gelir gelmez ilk işi Topal Osman’la görüşüp imha planını uygulamaya koymak oldu.

Yöntem artık yürüyüşler değil direk olarak yağma, katliam, toplu kurşuna dizme, kiliselere doldurup ateşe vererek yakma, tecavüzdü. Kurulan İstiklal Mahkemelerinde sorgusuz sualsiz yüzlerce Rum’un idam edildi. Amele taburlarına alınan Rum erkekleri en ağır işler yaptırılarak tıpkı ölüm yürüyüşlerinde olduğu gibi hastalık ve açlığa mahkûm edilerek katledildiler.

1923 yılında Lozan antlaşması ile beraber mübadele yani; Türkiye topraklarında yaşayan Ortodoks Hristiyan Rumların Yunanistan’a, Yunanistan’da yaşayan Müslümanların da Türkiye’ye gönderilmeleri kararlaştırılır. Mübadele antlaşmasından sonra bile katliamlar devam etti.

Mübadele ile beraber Pontoslu Rumlar binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan koparıldı. 1923 yılı sonuna kadar 350 bin Pontoslu Rum katledilir.

Müslümanlaştırma-Türkleştirme asimilasyon politikaları

Katliamla beraber Müslümanlaştırma ile Türkleştirme başladı. Rum çocukları zorla ailelerinden alınıp Türk okullarına gönderildi. Sürgün, soykırım sürecinde, anası-babası öldürülen çocukların, kaybolan çocukların, Müslüman-Türk ailelerin yanına verildi ve Pontus-Rum benliklerinden koparılarak Müslüman-Türk gibi yetiştirildiler.

Çocukların, kardeşleriyle, aileleriyle, yakınlarıyla ilişki kuramamaları için kapsamlı önlemler alındı. Kadınlar zorla evlendirilip Müslümanlaştırıldı. Kimi Rum aileleri çocuklarını katliamdan ve yürüyüşlerden korumak için komşularına emanet ettiler.

Kimileri yaşadıkları topraklardan ayrılmamak için Müslüman oldu.

Kalanlar yaşamlarını sürdürebilmek için kendi kimliğini saklamaya yöneltildi. Kimliklerini açıktan söyleyemediler. Kendi dillerini konuşamadılar. Yaşadıkları katliam, yanı başlarında gördükleri Ermeni halkının imhası geride kalan Rumları yaşam alanlarında kendi kimliklerini gizlemelerinin esas nedeni oldu.

“100 yıl boyunca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne kendilerini ispat etmeye çalıştılar, yaşamak için. En iyi Müslüman, en iyi Türk olduklarını ispat etmek adeta Pontosluların toplumsal davranış biçimine dönüştü.  Türk milliyetçiliğine, Müslümanlığa sarıldılar. Türk ırkçılığının merkezi haline getirilen Pontos şehirleri adeta Cumhuriyetin muhaliflerini sindirmede kullanacağı kontrgerilla merkezleri haline getirildi.”*

 

Urumun Çocukları

Geride kalan Rumlar Müslüman olup Türkleşmelerine rağmen her defasında devlet tarafından aşağılanmaktan kurtulamadı. Her defasında hakaret olarak hatırlatıldı kim oldukları. Karadeniz’in köylerinde özellikle yaşlılar kızınca aşağılama olarak Urumun çocuğu, Urumun kızı, Urum tohumu gibi sözler kullanır.

Yakın zamanda yerel seçimlerde Pontos meselesi rakibini aşağılamak için kullanılmadı mı? Sizi biz Müslüman yaptık denilerek kendince aşağılanmaya çalışılan yine Pontos Rumları oldu.

 “…Ama bütün bunlara rağmen Türkiye Cumhuriyeti onlara hep ‘öteki’ olarak baktı. Pontos’taki ekonomik ve sosyal yaşam Cumhuriyetle birlikte tamamen geriledi. Hiçbir yatırım yapılmadı. Bir zamanlar dünyanın en önemli ticaret limanları olan Samsuna, Trabzona gemi yanaşmaz oldu… Şarkılarımızı, ağıtlarımızı Türkçe sözler yazarak değiştirdiler. 1928 yılında Vatandaş Türkçe Konuş adlı kampanya düzenlendi. Sokakta Rumca konuşanlar dövüldü, işkencelerden geçirildi, bazı ilçelerde para cezalarına çarptırıldı. Ve sık sık hatırlattılar bize Helen olduğumuzu. Rum piçi, Rum dönmesi gibi küfürler ağızlarından hiç düşmedi. Öyle ki roman yazarları, şairler Rum kadınlarını fahişe olarak anlattılar romanlarında ve şiirlerinde. Burunlarımızla dalga geçtiler. Anadili Romeyika / Pontiaka / Pontos Rumcası-Helencesi olanların Türkçe aksanları ünlü Türk filmlerinde hep ‘komik’, ‘gülünecek’ sahneler olarak yer aldı. Aptal fıkralar uydurdular hakkımızda ve adına Karadeniz / Pontos fıkraları dediler. Bu fıkralarda hep küçük düşürüldüler, dalga geçildi Pontoslular ile.”

TC’nin genlerinde kendinden olmayanı kendisine ne kadar yakın olursa olsun öteki olarak görme vardır. Bu durum bin yıllık devlet geleneğidir.

*Tamer Çilingir 20.05.2019, 19 Mayıs 1919 Pontos Rum Soykırımı, akung.net

 

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu