GüncelMakaleler

ANALİZ | “Barış”ın Düşmanları

Tarihsel tecrübeyle sabittir; TC ve Azerbaycan diktatörlüklerinin her “barış” politikasının ardından yeni bir saldırı ve işgal savaşı gelecektir. Anlaşılan N. Paşinyan bu konuda “çok fazla iyimser”dir ya da bu tarihsel tecrübe ve somut gerçeklikten uzaktır.

9 Kasım 2020 tarihinde Rusya-Ermenistan-Azerbaycan arasında imzalanan ateşkes anlaşmasından sonra, Azerbaycan ile Ermenistan sınırında, bir yıl aradan sonra şiddetli çatışmalar yaşanıyor.

Azerbaycan, işgal edilmiş olan yedi şehri kurtardıktan sonra hızını alamayarak, Ermenistan topraklarını da işgal ederek stratejik hedeflerini tamamlamak istiyor. Henüz serbest bırakılmayan esir askerler sorunu, savaş ihlalleri, kaybedilen topraklar, Artsakh’ın statüsü ve en önemlisi sınırların yeniden belirlenmesi gibi sorunların bir an önce çözüme kavuşması için sırada bekliyor.

Fakat sorunun çözümünden yana olmayan diktatörler; kışkırtma ve işgallerle çözümsüzlük dayatıyor.

Bir yıl zarfında ortaya çıkan gerçeklik ise bambaşka idi. 9 Kasım Anlaşması’ndan sonra karşılıklı iki “bağımsız” ülke, birbirlerinin toprak bütünlüğüne saygı gösterme anlaşması imzalamalarına rağmen Azerbaycan’ın bir yıldır sınır ihlalleri, provokasyon ve kışkırtmaları devam etti.

Geçmişte “Şahinler” olarak bilinen iktidarların seçimle yönetimden uzaklaşmasından sonra iktidara gelen Nikol Paşinyan iktidarı ile Ermenistan’ın en zayıf dönemi yaşanırken, bu durumu fırsat olarak gören Aliyev ile Erdoğan diktatörleri gözlerini Hayastan topraklarına dikmiş durumundadır. Zaten her seferinde bu durumu alenen de dile getirmişlerdir.

Her ne kadar bu savaş, Ermenistan ile Azerbaycan arasında görünüyor olsa da arkasında büyük aktörlerin olduğunu unutmamak gerekir. Ekonomik-siyasi ve askeri olarak zayıf durumda olan Ermenistan’a karşı Azerbaycan’ın arkasında Türkiye, İsrail, Pakistan ve IŞİD çetelerini de dahil edersek tablo daha net ortaya çıkmış olur.

Ermenistan devleti, Kafkaslar’da tam bir kuşatılmışlık içindedir ve bugün yaşanan en büyük sorun “güvenlik ve güvensizlik”tir. N. Paşinyan, seçimi “kazanmış” olsa bile yönetememektedir. En önemli bakanlıklardan olan İstihbarat ile Dışişleri Bakanlıkları sayısız kez değişmiştir. Son olarak Dışişleri Bakanı yeniden değiştirilmiştir.

N. Paşinyan, “zoraki ve toplama” kişilerle hükümeti devam ettirmek istemektedir. Yaşanan sorunlar tek başına N. Paşinyan’ın üstesinden geleceği sorunlar da değildir. Nitekim N. Paşinyan, Hayastan topraklarının son işgali karşısında, Rusya’dan “toprak bütünlüğünü koruma” talebinde bulunmuştur. Çatışmalar, Rusya’nın aracılığı ile durmuş olsa bile Azerbaycan, fırsatını bulduğunda işgal ve saldırılarını eksik etmeyecektir.

Öyle ki, Azerbaycan işgal ettiği Ermenistan topraklarına, “Azerbaycan’a Hoş Geldiniz” yazılı tabelalar dikmektedir. Bu durum esasında her şeyi anlatmaktadır. Egemen bir devletin topraklarında böyle bir tablonun bulunması işgalin net fotoğrafıdır.

12 Mayıs’tan bu yana Hayastan topraklarında bulunan işgalci Azerbaycan ordu güçleri, Ermenistan’da terör estirmeye, daha da ileri giderek halka zarar vermeye başlamıştır.

Haydutluk boyutuna varan işgal olayları, yerleşim bölgelerinde kimlik kontrolü yapma boyutuna varmıştır. Çatışmaların en yoğun yaşandığı Tavuş, Gegaharkunik ve özellikle stratejik konumda bulunan Goris-Kapan’ı da içine alan Syünik bölgesinin ele geçirilmesi planı için yeniden kışkırtma planı devreye girmiştir.

Bugün yoğun çatışmaların yaşandığı Noravan-İşkhançasar ve Sisian bölgelerinde stratejik tepelerin ele geçirilmesi, köy ve kasabaların işgal edilmesine dair hükümetin açıklama yapmaktan uzak durması ve şeffaf olmaması halkın ve muhalefetin tepkisiyle karşılaşmıştır.

“Hayastan” ve “Onurum Var” muhalif gurupları, N. Paşinyan’ın istifasını ve yeni bir hükümetin kurulmasını talep ediyor.

Bu muhalifler yaptıkları açıklamada; “N. Paşinyan’ın istifası için mümkün olan tüm güçlerin birleştirilmesi, yeni bir hükümetin kurulması, iç ve dış sorunları çözme politikasının sağlanması gerekir” demektedirler.

“Barış”; Şekere bulanmış mermi!

Tarihsel tecrübeyle sabittir; TC ve Azerbaycan diktatörlüklerinin her “barış” politikasının ardından yeni bir saldırı ve işgal savaşı gelecektir. Anlaşılan N. Paşinyan bu konuda “çok fazla iyimser”dir ya da bu tarihsel tecrübe ve somut gerçeklikten uzaktır.

Öyle ki, TC’nin başı R.T.Erdoğan’a övgüler dizmekte bir sakınca görmemektedir. Oysa yaşanan işgal saldırılarının arkasında İttihatçı-Kemalist geleneği sürdüren R.T.Erdoğan vardır.

İşgal savaşının birinci yıldönümünde Hulusi Akar, Türk Hava-Deniz ve Kara Kuvvetleri komutanları ile ziyaret ettiği Bakü’de “Zafer Günü” kutlamalarında yine “kalıcı barış”tan söz etti. H. Akar; “Sayın İlham Aliyev ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan gelecek nesillere barışın miras bırakılması için son derece yapıcı bir yaklaşım sergilemiş istikrara ve iş birliğine dayalı yeni bir dönemin kapısını aralamıştır” ifadelerini kullandı. Bu ifadeler ve özellikle “barış” söylemi, büyük bir yalan ve ikiyüzlü bir açıklamadır.

Nitekim H. Akar’ın ziyaret ettiği gün Şuşi’de, Azerbaycanlı bir subay şehrin yakınında bir su boru hattı üzerinde çalışan Ermeni sivillere kasten ateş açarak bir sivili öldürdü ve üçünü ciddi şekilde yaraladı. Aynı anda Şuşi’de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermeni karşıtı bir açıklama yaptı ve Ermenistan’ı tehdit etti.

H. Akar’ın Şuşi’yi ziyaret ettiği gün Ermeni sivillere kasten ateş açılması, Azerbaycan ile Türkiye’nin “barış” gündeminin kilit noktasının Karabağ’ın Ermenilerden arındırılması olduğu kadar Zangezur Koridoru’nun ele geçirilmesi hedefine hizmet etmektedir.

Nitekim aradan çok uzun bir zaman geçmeden “barış”tan bahsedenlerin gerçek yüzleri ortaya çıkmıştır. TC ve Azerbaycan diktatörlerinin bütün amaç ve gayesini H. Akar “Azeri kardeşlerimiz ile buluşmamıza engel olmamak lazım” diyerek itiraf etmiştir. Oynanan “barış” oyunun arka planında, Zangezur Koridoru’nun açılabilmesi için Azerbaycan’a; oradan Türki Cumhuriyetleri’ne uzanan geçiş güzergahı önündeki Ermenistan engelinin ortadan kaldırılması stratejisi yatmaktadır.

Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi 8. Zirvesi’nin yapıldığı Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan ülkelerinin katıldığı toplantıda Türki Cumhuriyetlerine ulaşım ile Yeni Osmanlıcılık hayalleri tekrar tekrar hortlatılmaya çalışılmaktadır.

Bu yayılmacı işgal ve saldırganlık politikaları sonucunda AKP-MHP faşist ittifakı, Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmiştir. Ardından Kafkasya’da Azerbaycan’ı destekleyerek Artsakh’ı işgal etmişlerdir.

Stratejik konumda olan Zangezur Koridoru’nun açılıp açılmayacağına son kararı Rusya verecektir. 9 Kasım Anlaşması’nda yer alan Laçin’den Ermenistan’a, Azerbaycan’dan Nahiçevan’a uzanan ulaşım ve demiryollarının açılması için bugüne kadar hiçbir girişim ve çalışma olmadı. Zamana bırakıldı.

Bölgede bu projeye karşı olan ve çıkarlarına uygun düşmeyen İran ve Gürcistan ülkelerinin ne tavır alacaklarını zaman gösterecek. Kısa önce Azerbaycan’ın Ermenistan’a giden kamyonları engellemesi, İran’la aralarında gerginlik yaşanmasına neden oldu.

Türkiye’de iktidarının sonuna doğru yaklaşan R.T.Erdoğan, kaldırılan her taşın altından Rusya ile karşı karşıya gelmektedir. Henüz Libya’da, Suriye’de, Ukrayna’da, Artsakh’da kozlar paylaşılmış değil.

Bu yüzden bu kadar önemli bir meselede nelerin olacağını yakın zamanda göreceğiz. R.T.Erdoğan bütün cephelerde savaş politikaları ile ateşle dans ediyor. Ateşle dans bir gün muhakkak kendi sonunu getirecektir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu