Güncel

Anı – Anlatı | Floransa’nın Lorenzo’su Rojava’nın Têkoşer’i

"2017’nin Eylül ayında Rojava’ya geldiğinde hayatının kökten değişeceğini biliyordu. Olumlu ve olumsuz birçok yönüyle devrimci savaşın bir parçası olurken hem değişti hem değiştirdi. Bir anarşist olarak saflarında savaştığı TİKKO’dan yalnızca askeri olarak eğitimler almadı. Aldığı Kürtçe derslerinden yoldaşlarının “Mr. Kêfxweş”u olarak çıktı."

İtalyan işçi sınıfı içinden çıkıp gelerek TİKKO saflarında ölümsüzleşen Floransa’nın Lorenzo’sunu Rojava’nın Têkoşer’ini bu 18 Mart’ta yine saygıyla anıyoruz. Bir şehitler partisi olarak yarım asrı geçkin bir süredir mücadeleyi sürdüren partimiz neredeyse yılın her gününde ölümsüzleşen en az bir yoldaşımızı anmaktadır. Uç uca eklenmiş yaşamlarıyla belki birbirini şahsi olarak hiç tanımayan yoldaşlarımız devrimin inişli çıkışlı ve kıvrımlı bu sarp yollarında gerek bir işaret fişeği, gerek bir cüret örneği, gerekse de düştüğümüz yerden kaldıran birer hayat dersi olmaya devam ediyorlar. Bu nedenledir ki, özellikle 90’lar sonrasında bir bütün devrimci örgütlere, özelde de partimize yönelik “Bunlar ölüm seviyorlar, insanların acılarını ve zorlu yaşam koşullarını kullanıyorlar” gibi söylemlerle yapılan saldırılar dozunu arttırmıştır. Ancak gerek sözde sosyalist görünümlü revizyonistlerle olsun gerekse de liberal “barışseverler” aracılığıyla olsun yaygınlaştırılan bu söylemlere rağmen tarih devrimci mücadelenin silahlı mücadele olmadan ve bedeller ödenmeden yürütülemeyeceğini defalarca kez ispatlamıştır ve ispatlamaya da devam etmektedir. Tıpkı Başkan Mao’nun da söylediği gibi “Devrimci savaşın yasaları tüm savaşları sona erdirme arzusundan kaynaklanır“.

Lorenzo’nun Têkoşer’e dönüşme hikayesi de işte bu arzuya bağlıydı. O, başta TC faşizmi olmak üzere bölge gericilerinin ve emperyalistlerin desteğiyle örgütlenmiş DAEŞ karanlığına karşı İtalya’dan Rojava’ya gelirken şüphesiz bir Maoist olarak gelmedi. Ancak anarşist bir devrimci olarak onu buraya getiren duygu tüm devrimcilerle aynıydı, bu haksız savaşa karşı yürütülen devrimci savaşın mütevazi bir parçası olmak…

2017’nin Eylül ayında Rojava’ya geldiğinde hayatının kökten değişeceğini biliyordu. Olumlu ve olumsuz birçok yönüyle devrimci savaşın bir parçası olurken hem değişti hem değiştirdi. Bir anarşist olarak saflarında savaştığı TİKKO’dan yalnızca askeri olarak eğitimler almadı. Aldığı Kürtçe derslerinden yoldaşlarının “Mr. Kêfxweş”u olarak çıktı. Klasik erkeklik rolleri çok güçlü olduğundan kadın savaşçılarla bu konuda karşı karşıya geldiği de oluyordu. Her yerde uyuma potansiyeline sahip bu İtalyan savaşçı, hamlelerde tıpkı ikinci ismine yaraşır biçimde bir kaplana dönüşüyordu. Rojava’da bolca bulunan akreplerden aşırı korkması onu çok zorlasa da bir çöl gecesinde yerde oturarak nöbet tutmaktan alıkoymuyordu. Katılmadan önceki yaşamında aşçı yamağı ve şef olarak çalışması enternasyonallerin iyi yemek yapamadığı algısını kırmaya da yardımcı olmuştu. Özellikle kendi elleriyle yaptığı makarnalar mutfakçılıkta özensiz erkek yoldaşlarına verilen bir dersti aynı zamanda.

Katıldığı dönem, hem DAEŞ’e karşı savaşın oldukça sıcak olduğu bir dönemdi hem de TC faşizminin direkt işgal tehditleri gün geçtikçe artıyordu. Kendisinden önce gelen enternasyonal savaşçıların deneyimlerinden öğrenirken kendisinden sonra geleceklere yalnızca ismiyle değil hamlelere katılma isteğiyle de bir “mücadele” rehberi olacaktı. Yaşadığı birçok soruna rağmen Tekoşîna Anarşîst üyesi bir TİKKO savaşçısı olarak yıldızlaştı.

İtalyan partizanlarının patikalarda bıraktığı izleri takip eden bu Floransalı genç işçi, sistemin ısrarla üzerini örtmeye çalıştığı gerçekleri gerek sosyal çevresinde duyduklarından gerekse kendi okuduklarından kısmen de olsa seçebilmiş ve birçok yaşıtının aksine politikleşerek yüzünü Rojava devriminin ihtiyaçlarına dönmüştü. Efrîn’in işgaline karşı direnişte son güne kadar yoldaşlarıyla birlikte şehirde kaldı. O dönem DAİŞ’in son kalelerinden olan Dêr ez-Zor’da yürütülen hamlelerde yer almak için can atıyordu ve yerini aldı da. Baxuz hamlesinde 18 Mart günü ölümsüzleştiğinde geride bir mücadele rehberi olacak genç yaşamını ve şu sözleri bıraktı: “Her fırtına bir damla ile başlar. Bu damla olun!

Bugün fotoğrafları yalnızca TİKKO ve TA duvarlarını süslemiyor, ismi yalnızca Floransa’da birkaç yerde ve ailesinin kalbinde durmuyor. Yalnızca Rojavalı ya da enternasyonal yeni savaşçılar O’nun ismini almıyor. Umudumuzun çalınmaya çalışıldığı karanlığa karşı özneleşmeye çağıran bir damla olma çağrısı cevap bulmaya devam ediyor.  Têkoşer Piling, verilen bu cevaplarda yaşıyor ve savaşıyor!

(Bir TİKKO Savaşçısı)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu