DünyaGüncelMakaleler

DÜNYA | Kazanılmış Sosyal Hak Gasplarına Karşı; Mücadeleyi Büyütelim

"Almanya, Fransa İngiltere, İspanya, Hollanda, İsveç vb. ülkelerde işçi grevleri, dalga dalga büyüyerek yayılıyor. Oysa çalışan emekçilerin alınteri olan, hak talebi sömürücü egemenler tarafından kabul edilmezken, diğer yandan mevcut emperyalist savaşın mali yükünü, çalışan emekçilere kesilmektedirler."

Üretici güçler; tarih sahnesine sınıf olarak çıktıktan sonra insan yaşam için zorunlu gereksinim olan, bazı temel hak ve özgürlükleri kazanmak için kapitalist burjuvaziye karşı birleştiler, örgütlendiler. Bu doğrultuda verilen çetin mücadele ve ağır bedeller sonucunda; 19. yüzyılın son çeyreğin de yapılmaya başlayan, sağlık ve emeklilik sigorta sistemleri ilk uygulamaları Almanya’da olmak üzere 1875-1925 yılları arasında diğer ülkelerde de yaygınlaştı. Yine eğitim, barınma hakkı vb. gibi hak ve özgürlüklerin elde ettiler. O dönemin koşulları içinde uluslararası gelişmeler ile örgütlenen işçi sınıfı büyüttüğü mücadeleler sayesinde, kapitalist burjuvazinin korkusunu derinleştirdi. Burjuvazide derinleşen bu korkuyla birlikte, birçok demokratik hak kazanıldı. İlerleyen süreçle beraber, 1929 dünya ekonomik krizinden sonra Keynesçi politikaların bir ürünü olarak ortaya çıkan ve adına “sosyal devlet” denilen olguda, kapitalist-emperyalist egemenler tarafından restore edildi. Bu anlamda günümüzde halen bahsi edilen bu “sosyal devlet” statüsü sömürücülerin ezilen halklara, bahşettikleri bir iyilikseverlik değildi. Aksine Avrupa ülkelerinde, işçi ve emekçilerin mücadelesi ile kazanılan “sosyal refah devlet” biçimleriydi.

Fakat gelinen aşamada, birçok Avrupa ülkesinde zorlu mücadeleler neticesinde kazanılmış olan bu hak ve özgürlükleri günümüzde tek tek geri alınıyor. Bu nesnel gerçeklik bağlamında uzun bir zamandır Fransa’da devam eden, grev ve direnişlerin nedeni Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, işbaşına gelir gelmez, tüm çalışan emekçilerin itiraz ve tepkilerine rağmen “mezarda emeklilik” yasa tasarısını Cumhurbaşkanı kararnamesiyle ve emperyalist tekellerin lehine olacak biçimde onayladı. “Reform” adı altında emeklilik yaşının 62 olduğu Fransa da yeni yasaya göre 1 Eylül’den itibaren, yasal emeklilik yaşının kademeli olarak her yıl üç ay yükseltilerek 2030’da 64’e çıkarılacaktır. Yine emeklilik maaşının tamamını alabilmek için 43 yıl prim ödeme şartı getirilmiş bulunuyor.

Ayrıca yeni emeklilik yasasının önemli diğer ayrıntısı da çalışan emekçi kadınlara, öngörülen başka bir adaletsizliktir. Şöyle ki, çalışan kadınların, hamilelik ve doğum izinleri döneminden kaynaklı daha geç yani 67 yaşında emekli olacaklar. Bu anlamda, mücadeleler sonucunda kazanılmış olan hakların gaspına karşı Fransa’da mevcut sendikaların önderlik ettiği, çeşitli devrimci ve demokratik kurumların, yer aldığı çalışan emekçilerin direniş öfkesi, 19 Ocak’tan bu yana yaygınlaşarak büyümeye devam ediyor.

Bu, günümüzde Fransa’da yaşanan hak gaspları ve saldırılar asıl olarak AB genelinde çalışan tüm emekçilere dönük günbegün artarak devam ediyor. Yine yaşanan emperyalist savaşla birlikte, yükselen enflasyon ve hayat pahalılığına karşı sendikaların istediği ücret artış talebi, sömürücü emperyalist tekeller tarafından kabul edilmiyor. Bu nedenle Almanya, Fransa İngiltere, İspanya, Hollanda, İsveç vb. ülkelerde işçi grevleri, dalga dalga büyüyerek yayılıyor. Oysa çalışan emekçilerin alınteri olan, hak talebi sömürücü egemenler tarafından kabul edilmezken, diğer yandan mevcut emperyalist savaşın mali yükünü, çalışan emekçilere kesilmektedirler.

Sonuç olarak; mevcut gidişatın ortaya çıkardığı tablo, önümüzdeki dönemde, emperyalistlerin içinde bulunduğu ekonomik, politik kriz daha da derinleşecek, emperyalist saldırganlık şiddetlenecektir. Bu anlamda, kazanılmış olan, sosyal hak gasplarına yönelik saldırılar daha da yoğunlaşacaktır. Tüm mevcut gelişmelerle birlikte hem emperyalistler arasındaki çelişkiler hem de ezen ile ezilenler arasındaki çelişkiler keskinleşiyor. Bu durumun avantajlı yanları gözardı edilmeden, ezilenlerin mücadelesini ileriye taşımalıyız.

Mevcut gerçeklik ışığında, demokratik hak ve özgürlükler mücadelesi için sokakta yerimizi almalıyız. Öncelikle de ezilenlerin mücadelesini ileri taşımak için, anti-emperyalist, anti-faşist mücadelenin büyütülmesinde yapılması gereken misyonu ortaya koymalıyız. Bütün emperyalist saldırılara karşı, çalışan emekçilerin öfkesi, sarı sendikaların önderliğinde de olsa, yüzeye vurmaya başladı. Bu nedenle, işçi ve emekçinin direniş günü olan 1 Mayıs’a yaklaşıyoruz. İçinde geçtiğimiz sürecin çelişkileri, 1 Mayıs’ın kitlesel geçeceğini işaret diyor. Bu anlamda sokaklar daha da hareketlenecektir. Bizler de bu hareketliliğin bir halkası ve bileşeni olarak, 1 Mayıs’a en güçlü şekilde hazırlık yaparak, tüm yakın kitlemizi, katarak, mobilize olmalıyız ve şimdiden yerimizi almalıyız.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu