GençlikGüncel

GENÇLİK | Halkı, Gençleri Korku ve Çaresizlik İçerisine Hapsetmek İstiyorlar!

"Üniversitelerde kayyumlar vasıtasıyla yaşanan irade tanımazlık, yaşam anlayışına, biçimine müdahale, barınma hakkının sağlanmaması, gelecek kaygısı gibi pek çok sorunu bugün deprem bölgesindeki halk için de söyleyebiliriz."

6 Şubat’ta Pazarcık ve Elbistan’da art arda yaşanan depremlerde devlet kurumlarının koordinesizlik, vurdumduymazlık ve acımasızlığının bedeli ağır oldu.

Binlerce insan yaşamını yitirirken binlercesi yaralandı, evsiz ve işsiz kaldı. Bir gecede yaşamları alt üst olan insanlar, devletten sorunlarını çözmesini, yardımcı olmasını umdular. Fakat depremin ilk günlerinden başlayarak üzerinden günler geçmesine rağmen beklenen ödev yerine getirilmedi.

Yıllardır tekrarlanan “büyük devlet”, “güçlü devlet”, “sosyal devlet” sloganlarının ne kadar aciz hale dönüştüğüne tanık olundu. Devlet güçlüdür, yağma yapmakta-savaş çıkarmakta-katletmekte son derece zindedir! Devlet bir avuç sermayedar karşısında son derece sosyal ve destekleyicidir. Süreç, devletin bütün boyalı yapısının altındaki çürümüşlüğü ortaya çıkarmıştır.

Deprem öncesinde de halkta, gençlikte büyük bir geleceksizlik, güvensizlik hakimdi. Depremle birlikte ise devletin gerçek yüzü ortaya serilmiş, halk ile devlet arasındaki “kırılma” derinleşmiştir. Süreci yönetmenin yöntemi olarak yetkileri tek elde toplamak, OHAL ilan etmek gibi halka faydası olmayan uygulamalar ortaya atıldı. OHAL ilan etmenin ardındaki gerçek niyet HDP, KESK gibi kurumların olanaklarına çökülmesiyle kendini gösterdi.

Yapması gereken işten anlamayanlarla, görevini bilmeyen görevlilerle, samimi bir çabası olmayan organizasyonlarla bu süreci yönetmenin imkanı yoktur. Günü kurtarmak adına alınan kararlarla, idareci, kaderci bir akılla çözüm üretilemez.

Günü ucuza kurtarma niyetinin ön planda olduğu bir uygulama da KYK yurtlarına depremzedelerin yerleştirilmesidir. Uzaktan eğitim kararı ve yurtların zorla boşaltılması, binlerce öğrenciyi mağdur etti. Acele bir şekilde yurtları boşaltarak öğrencilerin kalacak yeri, gidecek parası var mı yok mu demeden başka bir enkaz oluşturuldu. Üstelik öğrencilerden kalamadıkları yurtlar için ücret istenmektedir. 

Depremzedeler KYK yurtlarına değil otellerine yerleştirilmelidir!

Bir yandan “İş yapıyoruz, çözüm üretiyoruz” denilirken bir yandan yeni mağduriyetlere yol açılmaktadır. KYK yurtlarının öğrenciler için bile işlevsizliği ortadayken depremzede ailelerin yurtlarda barındırılması insani bakımdan mümkün değildir. Eğer gerçekten depremzedelerin barınma sorununu çözmek istiyorlarsa turizm “odağı” haline getirdikleri bol yıldızlı yandaşlarının otellerine yerleştirmelidirler. Şatafatlı saraylarının odalarını depremzedelere açmalıdırlar. Tabi aynı çatı altında yakınlarını, evini kaybetmiş depremzedelerle yaşamaktan ürkmezlerse.

Pandemi sürecinde de görüldüğü üzere “uzaktan eğitim” adı altında yapılan uygulamanın hiçbir verimliliğinin de olmadığı bilinmektedir. Buna rağmen üniversiteliler kolaylıkla gözden çıkartılarak niteliksizliği katlandıran bir sürece sürüklendiler. Mesele sadece yanlış karar almak olarak da okunmamalıdır. Çok yakın süreçte barınma sorunu olduğu için siyasi olarak üniversitelere, gençlerin yaşamına müdahale edilmesine karşın yapılan eylemler üniversiteleri odak haline getirmişti. Bu odağın depremle yaygınlaşan güvensizlik ve geleceksizlik dalgasının gençler üzerinden patlamasından çekinmektedirler. Nitekim bahsettiğimiz kaygılar, uzun süredir gençlerin Avrupa’ya gitmesine, kalanların ise bol stresli, bunalımlı yaşamlarını oluşturmaktaydı. Burjuva muhalefet tarafından enerjilerinin sandık siyasetine çekildiği değerlendirmesi yapılmaktaydı. Yaşanan felaket birçok denklemin yerini değiştirdi, çelişkileri netleştirdi. Bu yönüyle gençlerin yan yana geleceği üniversiteleri dağınık, ulaşılamaz hale getirerek kendi bekaası için önlem almaktadırlar. Halkı, gençleri korku ve çaresizlik içerisinde evlerine kapatarak seferberliği yine halka karşı kullanmaktadırlar.

Deprem yaralarının sarılması sürecine katılmalıyız!

Sorunların öbek halinde tekleştiği noktada çözüm için uğraşanları da biraraya getiriyor. Deprem bölgesinde halk kaderiyle başbaşa bırakıldı! Öyleyse bu kaderi değiştirmek gerekmektedir. Üniversite dayanışmaları, gençlik örgütleri bulundukları politik ve dinamik hat üzerinden deprem bölgesine mümkün olduğu kadar uzanmalarını sağlayacak şekilde bir konum almalıdır.

Üniversitelerde kayyumlar vasıtasıyla yaşanan irade tanımazlık, yaşam anlayışına, biçimine müdahale, barınma hakkının sağlanmaması, gelecek kaygısı gibi pek çok sorunu bugün deprem bölgesindeki halk için de söyleyebiliriz.

Özellikle demografik yapısının devlet tarafından yok sayıldığı, imha etme yönelimin olduğu bölgelerdeki yaraların sarılmasından inşa sürecine kadar müdahil olunması gerekilen alanlar olabilir. Buralara yoğunlaşmak, neler yapılabileceği üzerinde durmak, kolektif bir tartışma ile sürece dahil olmak önemlidir.

Bölgedeki halkın kaderini bir bütün değiştirmeyecekse de bu sürece dahil olmak deprem bölgesindeki halk için önemli bir ihtiyaç olacaktır.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu