EkolojiGüncel

İklim Adaleti Koalisyonu: Depremden sonra yeni yıkımlara izin vermeyeceğiz

Deprem bölgesinde doğa tahribatının devam ettiğine işaret eden İklim Adaleti Koalisyonu, depremzedelerin yaşam alanlarına ve tarım alanlarına dökülen enkaz molozlarına kaşı açıklama yaptı.

İklim Adaleti Koalisyonu, deprem bölgesindeki enkaz ve molozların su kaynakları ile yaşam alanlarına dökülmesine dair İstanbul Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü önünde açıklama yaptı. “Enkaz kaldırma, moloz dökümüne karşı yaşam alanları, doğayı savunuyoruz. Depremden sonra yeni yıkımlara izin vermeyeceğiz” pankartını açarak, “Moloz, asbeste dur de”, “Dönüşü mümkün olmayan doğa katliamına dur de”, “Ölümü değil yaşamı savunun” dövizleri taşıyan ekolojistler, “Havama, suyuma toprağıma dokunma”, “Gitmiyoruz buradayız” ve “Eko kırım yasasını yapacağız” sloganları attı.

‘Felaketin nedeni rant hırsı’

Açıklamada konuşan İlksen Dinçer Baş, depremlerin 11 kentte felakete dönüşmesinin başlıca nedeninin “rant hırsı ile inşa edilen dayanıksız yapılar” olduğunu söyledi. Baş, “İnsanlar, depremin hemen ardından bir de Urfa ve Adıyaman’daki sel felaketinin korkunç sonuçlarına maruz kaldılar. Kaldırılan enkazlarla birlikte bu yıkımlara, başta kanserojen asbest tozu olmak üzere zehirli enkaz tozlarının ve kimyasalların yol açacağı sağlık sorunları eklenmiştir. Enkazlar tüm uyarılara rağmen deprem bölgelerinde inanılmaz bir hızla kaldırılmaktadır. İnşaat rantının önünü açmak için gösterilen bu aceleciliğin yaratacağı büyük tehlikeler göz ardı edilmektedir. Tarım alanlarına, meyve bahçelerine, yol kenarlarına, çadır kentlerin, yerleşim yerlerinin bulunduğu alanların hemen yanına, su havzalarına, vadilere dökülen molozlar hem halk sağlığını tehdit etmekte hem de doğal miras alanlarını zehirlemektedir. Havanın, yeraltı ve yerüstü sularının, toprağın ve besinlerin zehirlenmesine yol açan tüm bu işlemler, Hafriyat ve Yıkıntı Atıkları Yönetmeliği ile Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Yönetmeliği yok sayılarak yapılmaktadır. Emek, meslek, ekoloji örgütlerinin ve yerel halkın bu konuyla ilgili uyarıları ve talepleri de dikkate alınmamaktadır” diye konuştu.

‘Halka kulak verilsin‘ 

Bölgedeki halkın çağrı ve direnişine acilen kulak verilmesini isteyen Beyda Ceylan, ranta dayalı uygulamaların durdurulması çağrısı yaptı. Ceylan, “Tüm bina yıkma, enkaz kaldırma, taşıma ve depolama işlemlerinin yol ve yöntemlerinin, kurulacak yeni yaşam alanlarının nasıl ve nerelerde olması gerektiğinin kararını uzmanlarla yerel halkın ortaklaşarak vermesini, bir kez daha rant uğruna bölgenin geleceğini yok edecek uygulamalara geçit verilmemesini istiyoruz. Deprem sonrası yeni sosyal ve ekolojik yıkımlara geçit vermeyeceğimizin bilinmesini istiyoruz” diye kaydetti.

Akkuyu Nükleer Santral’in inşaatı durdurulmalı’

Ayhan Çelik, Akkuyu Nükleer Santral’in faaliyete başlatılması amacıyla ilk yakıtın 27 Nisan’da geleceğinin müjdelendiğini belirterek, “Fay hattının üzerinde bulunan bu santralin çalışmaya başlaması halinde korkunç sonuçların olacağını buradan kamuoyuna duyuruyor ve çağrımızı yineliyoruz; yakıt temini ve santralin inşaatı derhal durdurulmalı, tüm anlaşmalar iptal edilmelidir” ifadelerini kullandı.

Sabiha Güçlü, tüm sorumluların hiçbir bedel ödemeden suç işlemeye devam ettiğinin altını çizerek, sorumluların yargılanması için doğaya yönelik suçların iç hukukta yer alması için mücadeleye devam edeceklerini söyledi.

‘Affetmeyeceğiz‘ 

Şahinder Bayram ise, “Mamürek, Samandağ, Deştin ve Akkuyu’da yapılan veya yapılması planlanan eko kırıma ‘dur’ diyoruz ve yaşam savunucularının direnişini İstanbul’dan destekliyoruz” dedi. Depremin 60’ncı günü nedeniyle yapılan anmada Samandağ’dan “Gitmedik, buradayız” ve “Unutmayacağız, affetmeyeceğiz, helalleşmeyeceğiz” mesajlarının yükseldiğine dikkati çeken Bayram, “Bizler de her zaman deprem bölgesindeki halkların yanında olmaya devam edeceğiz. Eko kırımları unutmayacağız, sorumlularını affetmeyeceğiz, hesap soracağız” diye konuştu. (MA)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu