GüncelMakaleler

GÜNCEL | Kovid-19 ve Rojava’da genel durum

"Bu da TC’nin içine girdiği krizin derinliğini gösteriyor. Çetelerin en büyük derdi, TC devletinde ortaya çıkabilecek krizlerin patlak vermesi. Böylesi bir durumda Rojava’da tutunmaları oldukça zor görünüyor. Cephede bekleyiş sürüyor, bu durgunluk fazla sürmez!"

Salgın hastalıklar insan yaşamının vazgeçilmez bir parçası. I. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası süreç birçok hastalığa çare bulunduğu, sağlık alanında ilerlemelerin yaşandığı bir süreç oldu.

Özellikle kolera, grip, verem gibi hastalıklar kitlesel ölümlerle anılmamaya başladı. Günümüzde SARS, Kuş Gribi, Domuz Gribi, Ebola gibi salgın özellikleri taşıyanlar önemli ölçüde gündem olurken son yaşanan Covid 19 adlı yeni tipte korona virüsünün neden olduğu salgın neredeyse tüm dünyaya yayıldı. Çin’den başlayarak Avrupa ve ABD başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde binlerce insanın ölümüne mal oldu.

Bu hastalıkla mücadelede ilk elden emperyalist kapitalist sistemin bütün “özgürlük” anlayışının ne denli sahte olduğu ortaya çıktı.

Ölümlerde sınıf farkının ortaya çıkmasını ya da işçilerin salgın tehlikesine karşın çalışmak zorunda bırakılmasını, zenginlerin bu hastalığın tedavisinde daha fazla imkanlara sahip olduğunu, “ülke sınırları kalkıyor” söylemlerinin sahteliğini –ki AB içinde tüm ülkeler sınırlarını kapattı- hep birlikte görmüş olduk.

Rojava’da durum ne?

Haftalardır gündem olan Covid 19’a karşı AB, ABD, Çin, Rusya gibi ülkelerde alınan tedbirleri ve sonuçlarını takip edebiliyoruz. Hayat adeta durma noktasına geliyor. Peki ya Rojava’da durum nasıl?

Suriye Demokratik Özerk Bölgesi/Rojava, yeni tipte Korona’dan şimdiye kadar en az etkilenen bölgelerden birisi. TC devletinin Serekaniye ve Gre Spi işgalleri ile yoğun savaş tehditlerine rağmen hayat devam ediyor. Cephede işgal saldırılarının boşa çıkarılması için bekleyiş ile bölgenin diğer alanlarında hayat akışı, Korona tedbirlerine göre şekil almaya devam ediyor. Hastalığın en temel özelliği sosyal alanda bulaşma riski.

Bu anlamda şehirlerarası seyahat oldukça kısıtlandı. Kentlerde gıda ve acil ihtiyaç dışında dükkanların kapatılması, sosyal aktivitelerin geçici durdurulması gibi önlemler mevcut. Salgın gündem olduğunda alınan ilk önlem sınır kapılarının kapatılması oldu.

Bu da erken müdahalenin ne denli önemli olduğuna işaret eden İtalya tecrübesinden ders çıkarıldığını gösteriyor.

Yoğun ambargo ve savaş koşullarında Rojava’nın hem işgali boşa çıkarma hem de salgına karşı tedbirleri yaşama geçirmek gibi yükümlülükleri var. Alınan tedbirlerin halkta hemen karşılık bulması ise oldukça zor.

Salgına karşı çeşitli tedbirler alınırken en fazla ihtiyaç duyulan şey halkın ikna edilmesi ve salgının tehlike boyutlarının kavratılması. Yaygın dezenformasyon dahilinde doğru bir bilgilendirme yapmak oldukça zor ancak bu konuda da çaba devam ediyor. “Daha kimse ölmedi demek ki Rojava’da hastalığın yayılma riski yok” gibi yüzeysel yaklaşım sergilenebiliyor. Şehpa’da bir köyün karantinaya alınması ve Qamişlo’da bir kişinin hayatını kaybetmesi dışında önemli bir vaka henüz tespit edilmiş değil. Rejim kontrolü altında olan bölgelerde ise vaka sayısı artmaya devam ediyor.

 TC salgını burada da fırsata çevirme gayretinde!

Ancak TC devletinin bu hastalığı da Rojava’ya karşı kullanma pratikleri de deşifre olmuş durumda. Çeteler içerisinde korona tespiti olanların Serekaniye’ye transferi yapıldığına dair haberler basına yansıdı. Rojava aynı zamanda bu hastalığı biyolojik bir silaha dönüştürmek isteyen TC devletine karşı da hazırlıklarını yapıyor. Serekaniye üzerinden gelen suyun kesilmesi bu politikanın bir parçası.

Rojava Genel Sağlık Komitesi durumun ciddiyetinin farkında ve yaptığı açıklamalar ile hastalığı önleyici tedbirlerden başka çözüme sahip olmadıklarını sürekli dile getiriyor. Sağlık koşullarının oldukça sınırlı olması, iyileştirme durumunu neredeyse imkansız hale getiriyor. Alınan tedbirlere uyulduğunda hastalığın bulaşma riski oldukça aza iniyor. “Sosyal mesafe”, temizlik kurallarına riayet gibi tedbirlerin sürekli ele alınması oldukça önemli. Bu savaş cephesinde daha sıkı ele alınıyor.

Savaş içerisinde hayatlarını mülteci olarak sürdürmeye çalışan halkın gündeminde ise salgın pek gündem olamıyor. Ancak Özerk Yönetim’in tüm olanaksızlıklara rağmen aldığı tedbirler hayatı durma noktasına getirse de salgına karşı ciddi tedbirler olduğu açık.

Emperyalist devletlerin çaresiz kaldığı salgına karşı Rojava’nın hala etkilenmediğini bütün dünya görüyor ancak yönetim sonraki sürece dair hazırlıklarını şimdiden tartışıyor. Bütün dünyada kontrol altına alınsa da salgın sürecinin Rojava’da hortla(tıl)ması olasılığına karşı bir bilinç oluşturma çabası hakim.

Rojava’da yaşanan komün deneyimini salgın sürecinde daha fazla gözlemlemek mümkün. Köylere yapılan yardımlar, yerel yönetimlerin daha fazla işletilmesi ile halkın yaşadığı sorunlara müdahale edilmeye çalışılıyor.

Böylesi süreçlerde komün sisteminin işletilmesi ile halkta daha fazla karşılık bulma olanağı gelişiyor. Halk sorunları tartışmak için daha fazla komünleri/yerel meclisleri kullanmakta, sorunlarına çare arayışına girmekte. Süreci tartışmaya, hayatı durduran tedbirleri anlamaya çalışıyor.

Sistemin olumlu işlemesi Özerk Sistemi, yerel yönetimler sistemini daha fazla kalıcı hale getirebilir. Sistemde yaşanan sıkıntılar ise halkın sistemden kopmasını sağlar. Bu konuda özerk yönetimin çabası ile hastalıkla henüz ciddi anlamda karşılaşılmış değil. Ancak bundan sonrası için, özellikle hasat zamanının yaklaştığı bu sürece daha derinlikli bir hazırlık gerekiyor.

Korona, savaş koşullarına da yansımış durumda. Kendi sorunları ile boğuşan TC devletinin Rojava işgalinde tutunma çabası hakim. QSD’nin çatışmasızlık kararına karşı çetelerin saldırıları belli süre devam etse de esasta bir durgunluk hakim.

Bu da TC’nin içine girdiği krizin derinliğini gösteriyor. Çetelerin en büyük derdi, TC devletinde ortaya çıkabilecek krizlerin patlak vermesi. Böylesi bir durumda Rojava’da tutunmaları oldukça zor görünüyor. Cephede bekleyiş sürüyor, bu durgunluk fazla sürmez!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu