Güncel

SÖYLEŞİ | “Bu Mücadele Bugün Başlamadı; Yarın da Seçimden Sonra da Bitmeyecek!”

Seçime kısa bir süre kala Yeşil Sol PM üyesi Turabi Şen ile ülkenin seçim atmosferini, partisinin çalışmalarını, öne çıkardıkları talepleri vb. birçok başlık üzerine konuştuk.

Şen, “Miting gibi açılışlar oluyor. İstanbul’da ve metropollerde de seçim bürolarının açılışı oldukça katılımlı ve coşkulu oluyor. Bu coşku da şunu da gösteriyor ki; 7 Haziran’daki havayı şu anda yakalamış gibiyiz. Eğer halkımız bu coşku ve havayla devam ederse istediğimiz hedefimizi yakalayabileceğimizi umut ediyoruz” dedi.

Sizce nasıl bir politik atmosferde seçime gidiyoruz?

Hem Cumhurbaşkanlığı hem de milletvekili seçimlerine depremin gölgesinde gidiyoruz. Coğrafyamızda çok ciddi bir deprem yaşandı ve birçok insan hayatını kaybetti. Bu gerçeğin gölgesinde seçimlere gidiliyor. Bundan dolayı biraz sönük ve heyecansız gidiliyor denilebilir. Fakat aynı zamanda tek adam rejiminin yıkılma, AKP-MHP faşizmin kurumsallaşmasına izin veremeyeceğimiz bir seçim atmosferi de var. Depremden önceki genel hava iktidarın bu sefer gidebileceği ihtimali üzerineydi. Toplumda da böyle bir beklenti oluşmuştu. Bu beklenti bir coşkuya neden olmuştu.
Böyle bir atmosferde seçime gidiliyor.

Ayrıca HDP’nin kapatılma meselesinin gündeme gelmesiyle birlikte uzun süreden beri Yeşil Sol Parti’nin demokratik siyasette rol alabilmesi ve seçim yeterliliği konusunda da bir muğlak durum söz konusuydu. Ocak başında açıklama yapması gereken Yüksek Seçim Kurulu, bu yeterliliği açıklamadı, seçimin son haftasına kadar neredeyse seçim kararı alınacağı haftaya kadar beklendi. Bu da aslında bizim açımızdan biraz muğlak bir durum oluşturdu.

Yani hem HDP’nin kapatılması hem de Yeşil Sol’un seçim yeterlilik konusunun resmiyete kavuşmaması kaotik bir duruma yol açtı. Beklentimiz genel olarak Yeşil Sol’un seçime girme yeterliliğinin olduğu yönündeydi. Fakat devletin bu konudaki tutumu aşikâr. İlk defa seçime girmiyoruz. Daha önce DEHAP, HADEP-DEHAP döneminde de böyle bir deneme söz konusu olmuştu.

HADEP’in kapatılması ihtimaline karşı DEHAP’la seçime girmiştik. Yani devletin bu yöndeki saldırılarına karşı hazırlıklıydık, devletin bu tarz oyunlarının farkındaydık. Zaten Yeşil Sol Parti’yi yaklaşık bir buçuk yıldır bir şekilde örgütlüyorduk.

Yeşil Sol Parti de HDP gibi bileşenlerden meydana gelen bir siyasi parti. Tamamen HDP formasyonuyla örgütlenmişti. Zaten tüzükleri de birbirine yakın. Bu anlamda tüzüksel bir sıkıntı da yok.

Hem cumhurbaşkanlığı hem de parlamento seçimlerine hangi söylemlerle, hangi stratejiyle hazırlanıyorsunuz?

Öncelikle biliyorsunuz, Emek ve Özgürlük İttifakı olarak bir blok şeklinde katılıyoruz seçime. Hiçbir oyu boşa düşürmeyecek şekilde, her oyu alabilecek şekilde örgütlenmeye çalışıyoruz. Yani Yeşil Sol Parti her oyu almak istiyor.

Bu anlamda öncelikle hedefimiz, % 20 gibi bir oy almak ve 100 milletvekili çıkarmak. Gerek Millet İttifakı gerek Cumhur İttifakı’nın oluşacak meclis aritmetiğinde kilit parti olmayı hedefliyoruz. Bu temelde bir seçim çalışması yürütüyoruz. O yüzden alabileceğimiz en yüksek oyu almaya çalışıyoruz. Hiçbir oyu boşa çıkarmayacağız. Halkımızın her bir oyuna talibiz. Bu hedefimize ulaşmak için çalışıyoruz.

Birçok alanda seçim büroları kurmaya başladık. Hafta sonuna kadar gerek Marmara’da gerek diğer bölgelerde seçim bürolarının tamamı tutulmuş olacaktır. Adaylık süreçlerinin netleşmesi ile alakalı yaklaşık 41 ilde mitingler organize etmeye çalışıyoruz.

Ezilenlerin taleplerini halkla buluşturuyoruz

Kitleyle buluştuğunuzda ne tür sorunlarla karşılaşıyorsunuz ve siz hangi taleplerle gidiyorsunuz?

Demokratik cumhuriyetten tutalım da ekolojik yaşama, bütün toplumun özgürlük kesimlerini birarada barındırabilecek bir talepler silsilesiyle halka gidiyoruz. Oluşturduğumuz bütün broşürler, çalışmalar, seçim stratejimiz bunun üzerine inşa edili.
Bu paradigmaları tamamen toplumun sahiplendiği bir talepler silsilesi olarak topluma gönderiyor ve toplumla buluşturmaya çalışıyoruz. Bu durum dediğimiz gibi ilk defa da değil. Bugüne kadar yürüttüğümüz çalışmalarla, Halkların Demokratik Kongresi ile başlayan bir süreç. Yeşil Sol Parti ile devam ettiriyoruz.

Özellikle yoksulların, emekçilerin, ezilenlerin, “öteki” olanların, Alevilerin, Kürtlerin taleplerini halkla buluşturuyoruz ve bunları toplumda görünür kılmaya çalışıyoruz. Toplumun da oldukça ciddi ve coşkulu bir katılımı söz konusu. AKP ve MHP faşizminin geriletilmesi konusunda toplumun bize gösterdiği teveccüh bizi heyecanlandıran ve sonuç alıcı bir pozisyon.

 Çalışmalarınız başladı, seçim büroları da açılıyor. Nasıl dönüşler alıyor, nasıl tepkilerle karşılaşıyorsunuz?
Kürdistan’da, Batman’da ciddi, çok güçlü bir seçim açılışı yaptık. Miting gibi açılışlar oluyor. İstanbul’da ve metropollerde de seçim bürolarının açılışı oldukça katılımlı ve coşkulu oluyor. Bu coşku da şunu da gösteriyor ki; 7 Haziran’daki havayı şu anda yakalamış gibiyiz. Eğer halkımız bu coşku ve havayla devam ederse istediğimiz hedefimizi yakalayabileceğimizi umut ediyoruz.
Halkımızın bu konudaki geri dönüşleri konusunda oldukça umutluyuz.

Birçok insan seçim arifesinde bürolarımıza çalışmak için, müşahit olmak veya sandık görevlisi olmak için başvuruyor.

Faşizm olduğu sürece mücadelemiz devam edecektir!

Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili Partizan’ın da içinde olduğu çeşitli devrimci örgütlerin oy kullanmama gibi bir tutum var. Ancak parlamento seçimlerinde yanyana yürümek şeklinde açıklamalar var. Hem bu tutumları hem de durumun kendisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz faşizme karşı birleşik cephe meselesinden, 1980’lerden bugüne kadar cepheyi çok geniş tutmak ve birlikte yol yürüyeceğimiz devrimci, demokrat, sosyalist ve öteki diye tabir ettiğimiz bütün katmanlarla birlikte bir cephe örmeye ve bu cepheyi büyütmeye çalışıyoruz. Halkların Demokratik Kongresi’nde, geçmiş seçimlerde de bazı sol ve sosyalist örgütler bu konuda bir tutum sergilediler. Bu tutumlar sergilemesine rağmen bunlar birlikte yol yürümemizi engelleyecek şeyler değil.

Biliyorsunuz cumhurbaşkanlığı seçiminde bizim asıl amacımız, AKP-MHP faşizmini geriletmek. Birlikte yürüdüğümüz, ittifak olarak yürüdüğümüz veya bileşen olarak gördüğümüz birçok sol, sosyalist, devrimci arkadaşlarımızın bu anlamdaki tutumunu çok olumsuz değerlendirmiyoruz. Dediğim gibi bizim açımızdan temel hedef; AKP-MHP faşizmini geriletmektir ama her bileşenimiz, her ittifakımız kendi tutumunu kendisi belirleyebilir.

Birbirimize saygı duyduktan sonra seçim sonrasında da birlikte yürüyeceğimiz için bir sorun olarak görmüyoruz.

Teşekkür ederiz, son olarak eklemek istediğiniz, bir şey var mı?

Biz 81 ilde seçime giriyoruz ve her oyu kendimize istiyoruz. Her oya talibiz. Bizim için en önemli olan budur. Bu mücadele bugün başlamadı. Yarın da, seçimden sonra da bitmeyecektir. Faşizm olduğu sürece mücadelemiz de devam edecektir.

Teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu