EmekGüncel

SÖYLEŞİ | “Taleplerimiz Karşılamadan Asla Dönmeyeceğiz!”

Tuzla’da direnişleri ikinci haftaya ulaşmak üzere olan Mata işçilerinin direnişlerine ilişkin Birleşik Metal-İş yöneticisi Can Emrah Ülgü ve direnişte olan Mustafa Saygı ile konuştuk.

İstanbul Tuzla’da direnişleri ikinci haftaya ulaşmak üzere olan Mata işçilerinin eylemi sürerken Birleşik Metal-İş Sendikası 1 No’lu Şube yöneticisi Can Emrah Ülgü ve direnişte olan Mustafa Saygı söyleşi yaptık. Ülgü, işçilerle yaptıkları toplantılardan bahsederek direnişte gelinen aşamayı özetlerken Saygın ise tek isteklerinin evine ekmek götürmek olduğunu dile getirdi.

– Merhaba, kısaca sürecinizi anlatabilir misiniz?
Can Emrah Ülgü: 26 Şubat tarihinde işçilerle bir pazar buluşması gerçekleştirdik. Biz buluşmayı gerçekleştirirken daha doğrusu buluşmanın yapılacağı saate çok az zaman kala işveren, işçilere çeşitli bildirimlerde bulunmaya başladı.

Bu toplantıya katılmamaları gerektiği” yazıldı ya da fazla mesai çağrıları yapıldı. Fakat buna rağmen işçiler, özellikle MATA işçileri toplantıya büyük bir ilgi gösterdi.

Yaklaşık 700 arkadaşımız katıldı. Toplantıda işçi arkadaşlarımızla, temsilcilerimizle, komitemizle bazı kararlar aldık. Uzun süredir iş yerinde özellikle çalışma koşulları ve insan kaynakları yönetimi konusunda yaşanan sıkıntılar konuşuldu. Bunlara ek olarak mevcut ekonomik durum, ocak ayı itibariyle MESS grup toplu sözleşmesinden başlamak üzere yaklaşık 20’lik ek zam talebi vb. Serbest bölgede ticari faaliyetlerini sürdüren Mata Otomotiv işçilerinin ortak kararıyla, ek zam talebinde bulunma kararı aldık.

Mata iş yeri serbest bölgede, üretmiş olduğu ürünlerinin yaklaşık % 60’ından fazlası yurtdışına ihraç ediliyor. Türkiye’de Tesla otomobil markasıyla çalışan tek firma. Ayrıca Aston Martin ya da Audi gibi gerçekten üst segment araçlara yüksek katma değerli görünümler üretiyor. Şöyle düşünebiliriz yani, bu yüksek teknolojili ürünün üretilmesi nasıl yüksek bir katma değer ortaya çıkarıyorsa Mata işçilerinin üretiminden de yüksek bir katma değer geliri oluşmaktadır.

Bununla beraber yaklaşık 7 ay önce Mata iş yerinde toplu sözleşme imzalanmıştır. Fakat gelinen süreçte o gün için iyi şartlarda bir sözleşme olmasına rağmen kazançların düşmesi, neredeyse çıplak ücretlerin asgari ücretin altında kalmasına yol açtı.

Baskı-mobbing-şiddet ve taciz işçiyi canından bezdirdi!

– Direniş nasıl gidiyor, bundan sonra neler yapacaksınız?

– Direnişimiz bugün itibariyle 12. gününe taşındı. Ana motivasyonumuz ek zam talebi gibi görünmesine rağmen aslında işçilerin maruz kaldığı inanılmaz kötü çalışma koşullarına karşı ev de mevcut insan kaynakları yönetiminin işçiyi hiçe sayan, taleplerini görmezden gelen, sürekli baskı-mobbing-şiddet ve tacize dayalı yönetim biçimine karşıyız. İşçileri asıl olarak canından bezdiren ve bugünkü haklı isyanını oluşturan durum bunlardan dolayı meydana getirdi.
5 Mart tarihi itibariyle Mata Otomotiv iş yerinin önündeki bekleyişimizden ayrıldık. O gün itibariyle arkadaşlarımıza iş yeri çıkış fesih bildirimleri gelmeye başladı. Direnişte olup henüz fesih bildirimini almamış arkadaşlarımız var ama şu an itibariyle fesih bildirimi alınan arkadaşlarımızın durumlarının birbirinden farkı olmadığını düşünüyoruz. Çünkü 15 gün öncesine kadar gayet iyi niyetle ve sonsuz bir iş gücü ile üreterek Batı Otomotiv’in değerine değer katan işçiler, bugün itibariyle neden kaynaklandığı “belirlenemeyen” bir şekilde işlerinden, ekmeklerinin edilmeye çalışılıyor. Tabii ki bu asla kabul edebileceğimiz bir durum değil. İşçiler şunu da biliyor; bugün itibariyle çıkış bildirimi almamış işçilerin yarın bunu almayacaklarının garantisi yok.

Açıkçası işçiler orada bir kader birliği yaptılar. Herkes bir, herkes eşit orada ve kararlılar. Direniş ile dayanışmayı bir üst seviyeye çıkarıyorlar. İş yeri koşulları düzenlemeden, mobbing-taciz-şiddet içeren insan kaynakları yönetimi değişmeden ve ek zam talepleri yerine getirilmeden asla iş başı yapmayacaklarını işverene çeşitli yollarla bildiriyorlar.

Taleplerimiz karşılamadan asla dönmeyeceğiz, işbaşı yapmayacağız. Bu konuda sendikamızın tutumu, tavır nettir. Tek bir arkadaşımızı dahi geride bırakmayacağımızın, tüm Türkiye işçi sınıfı tarafından ve Mata Otomotiv iş yeri patronu tarafından özellikle bilinmesini isteriz. Anlaşmanın yolu müzakeredir, müzakere etmek istiyorlarsa artık işçilere “işten atılma tehdidi”, şantaj içeren çağrılar yapmayı bıraksınlar ve bir an önce sendikayla uzlaşmanın yolunu arasınlar.

Bu direnişte 6 gün boyunca içeride iş yerinin avlusunda bekleyen 900 işçinin bu bekleme sırasında önce lavabo kullanımını kısıtladı daha sonra tamamen kullanıma kapattı. Çay otomatları dışarıdaki sivillere su vermeyi kesti, özellikle geçtiğimiz hafta epey soğuktu ve ısıtıcıları tamamen kapattılar. Bu acımasız kararlar işçilerin örgütlenmesini bir üst noktaya çıkardı. 6 Mart itibariyle serbest bölgenin dışına dışına taşıdığımız direnişimiz, orada çok çeşitli sivil toplum kuruluşları, sendikalar, dernekler, konfederasyonlar aracılığıyla ziyarete açıldı. Orada inanılmaz bir kaynaşma oldu, inanılmaz bir destek geldi.

“Birlik olursak üreten biz olduğumuz için kazanan da biz oluruz!”

Mustafa Saygın: İki haftadır direnişteyiz, direnişimiz çok güzel ilerliyor. İşçilerin birlik ve beraberliği her gün katlanarak büyüyor. Biz sadece zam talep etmiyoruz, çalışma koşullarımızın düzelmesini de istiyoruz.

Çalışma koşullarımız derken bir örnek vereyim; sağlık koşulları örneğin çok ağır, çok tozlu bir ortamda çalışıyoruz. Kimyasal, karbon soluyoruz. İşte bunun gibi koşulların değişmesini istiyoruz. Ailelerimiz de bizi destekliyor, benim eşim örneğin yatak-yorgan verdi, sürekli bize bir şeyler hazırladı. Herkesin yakını bunu yaptı. Biz onlardan aldığımız güçle devam ediyoruz, ilk günden daha güçlü, daha mutlu, daha moralli ve daha kalabalığız. Birbirimize daha güvenle sahip çıkıyoruz. Hakkımız olanı istiyoruz çünkü. Biz işçiler birlik olduğumuz sürece, üreten biz olduğumuz için kazanan da biz oluruz.

Patron bizi “burada üretimi durdurup, yurtdışına götürürüm” diye tehdit etti. Biz fabrikayı bize versin demiyoruz, emeğimizin karşılığını istiyoruz. Biz evimize, çocuklarımıza ekmek götürmek istiyoruz, oyuncak götürmek istiyoruz. Nasıl patron lüks oyuncaklar alıyorsa biz de çocuklarımıza oyuncak almak istiyoruz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu