Makaleler

Müjde mi dediniz?

Yeni Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, sağlık emekçilerinin ve sağlık hizmetleri ile ilgili sorunların çözümü için bir çalışma yürütüldüğünü ve bunu 14 Mart “Tıp Bayramı”nda açıklayacağını duyurmuştu. Nihayetinde her şeyin Başbakan Erdoğan’ın iki dudağı arasından çıkacaklara bağlanan AKP hükümetinde, yeni Sağlık Bakanı Mart’ta kendi çözümünü açıklayamadı. Sadece yapılan çalışmanın bittiğini, Başbakan’ın onayına sunulduğunu açıklayabildi. Bununla birlikte basına, kangren haline gelmiş sağlık çalışanlarının sorunlarına ve sağlık hizmeti ile ilgili “çözüm” için yapılacak değişikliklere büyük bir değişimmişçesine yansıtılıp, kitlelere “müjde” olarak lanse ettirilmektedir. Basına sızdırılan, fakat henüz Başbakan’ın onayını bekleyen “çözüm”ün nasıl bir çözüm olduğunu anlamak için sağlık hizmetindeki sorunlara bakmak, bunları bilmek gerekiyor.

Sağlık çalışanlarını özellikle de doktorların sorunları elbette ki AKP hükümetlerinden önce de, sağlık sisteminin yapısal sorunları nedeniyle bulunmaktaydı. Örneğin hiçbir iş kolunda öğretmen, polis vb.’de devlet bu kişilerin diplomalarını rehin tutmuyor, ama doktorlar okuldan mezun olduklarında diplomalarını devlete rehin bırakıyor. Doktor ne zaman hizmetini bitirirse, diplomasına da o zaman kavuşabiliyor. Aynı şey uzmanlık eğitimini bitiren doktorlarda da söz konusu. Böylece devlet birçok doktorun mecburi hizmetini yapmaksızın özel sektörde çalışmasının önüne geçmiş oluyor. 6 yıllık tıp eğitimi ile kazanılan diploma devletçe zorunlu hizmete karşılık olarak rehin tutuluyor. Zorunlu hizmeti yapmak istemeyenler 6 yıllık emeklerini, eğitimlerini çöpe atmış oluyor.

Devletin daha mezuniyet ile birlikte başlayan cenderesi, sağlık hizmetine dair devlet politikaları nedeniyle sistemin her kademesinde artarak devam ediyor. Fakat bu durum AKP hükümetleri döneminde getirilen sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi temelindeki politikaların yaşama geçirilmesi ile doruk noktasına ulaşmıştır. AKP hükümetinin 2006 yılında yasada yaptığı değişiklik sağlıkta sözleşmeli personel dönemi açıldı. Bu esnek çalışma, ucuz ve emek yoğun bir sömürü demektir. 1 Haziran 2007’de “Sağlık Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun Hükmünde Kararname”ye ekleme yapılarak hastanelerin yap-işlet-devret modeline uygun olarak özelleştirilmesinin yolu açıldı.

AKP’nin sağlıkta dönüşüm adını verdiği ve vatandaşın sağlığını bir metaya dönüştüren politikalarının ana ayağını ise Tam Gün Yasası ve Başbakan’ın “özel sektörden hizmet alımı” dediği yasal değişikliler oluşturdu. Tam Gün Yasası ile üniversiteler kamu-özel ayrımı olmaksızın sağlık çalışanlarının, hekimlerin tek işte çalışması yasal zorunluluk haline geldi. Radyoloji gibi mesleğinin riskleri gereği 5 saat çalışmakta olan hekimlerin çalışma süreleri de 7 saate çıkarıldı. Ayrıca tüm sağlık personeline mesai dışı çalışma getirildi.

Yasa ile doktora ya muayenehane ya hastane denilirken, muayenehanelerin taşıması gereken fiziki koşullar ağırlaştırılıp doktorlar hastaneye mecbur bırakıldı. Yine bu yasa ile nitelikli personelin geçim sıkıntısı yaşamamak kaygısı ile özel hastanelere gitmelerinin yolu açılmıştır. Yine yasa, performansa dayalı ücretlendirmeyi zorunlu kıldığından sağlık hizmetinde kalite her geçen gün daha arka planda kaldı. Doktorlar ne kadar çok hasta muayene ederse o kadar çok para kazanıyor, aksi halde aç kalıyor.

Bu sağlık sisteminin dayandığı diğer ayak sağlığın her geçen gün paralı hale gelmesidir. Katkı payı adı altında halktan alınan paralar her geçen gün artıyor. Bir yandan devlet hastanelerindeki hizmet seviyesi aşağıya çekilirken, diğer yandan özel sektörde devletin yaptığı destekler ile parası olanın sağlık hizmeti alabildiği, parası olmayanın süründüğü bir ülke haline gelindi.

Sağlık hizmeti veren insanların bu ve çok daha kapsamlı sorunları var. Sağlık emekçileri bu sorunlarını yeni bakanla görüşerek 14 başlık altında çözüm önerilerini de sundular. Sağlık Bakanlığı bir çalışma yürüttüklerini “müjde”leyerek kendisiyle görüşenleri gönderdi. Basına yansıyanlara göre bu müjde şunları kapsıyor: 1) Üniversitelerde sevksiz şekilde gelen hasta, doçent veya profesör tercihinde bulunursa, özel randevu alacak ve fark ödeyecek. 2) Üniversite Hastaneleri’nde hocaların tam gün çalışması devam edecek, fakat saat 17.00’dan sonra üniversite özel hasta bakabilecek. Hocalar gündüz performansı kadar gece hasta muayene edebilecek. 3) Üniversite hocaları ihtiyaç olursa, özel hastanelerde ameliyat yapabilecek. 4) Üniversite isterse, kendisiyle ilişiğini kesen hocadan tedavi ve eğitim hizmeti alabilecek.

İşte müjde, müjde dedikleri “çözüm” bu. Dikkat edilirse yapılan tek şey Tam Gün Yasası ile küstürdükleri ve özel sektöre kayan üniversite hocalarını kazanmaya ve üniversiteleri gündüz kamu hastanesi gece para basan özel hastaneye çevirmeyi hedefleyen bazı değişiklikler dışında hiçbir şey yok. Bu değişiklikler vatandaşın cebindeki parayı almaya dönük değişikliklerdir. Hükümet yeni para kaynakları yaratmaktadır. Bu ise çözüm değil çözümsüzlüğün derinleştirilmesidir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu