GüncelMakaleler

BELLEK | Isdepan Şahumyan ile Bakü Komünarları, Ölümsüzleşmelerinin 105. Yılında Yaşıyorlar!

"Bakü’de 97 gün süren aralarında “Kafkaslar’ın Lenin”i Isdepan Şahumyan’ın da bulunduğu, Bakü Bolşevik komiseri 26 kişi Krasnovodsk’tan alınarak infaz edildi. Çölde ıssız bir yere götürülüp 40 dakika içerisinde hepsi öldürüldü. Bazıları kurşunlandı. Bazıları kılıçla doğrandı."

Toplumların tarihi ezen ile ezilen, burjuvazi ile proletarya, zengin ile yoksul arasında süregelen çatışmalar ile bugünlere gelmiştir. Bu çatışmaların en keskin yaşandığı örneklerden biri, 1871 yılında işçi sınıfı ve halkın yönetime el koyarak kendi özyönetimlerini oluşturduğu Paris Komünü’dür. Kısa bir dönem de olsa (18 Mart-28 Mayıs 1871) ezilen halk ve proletarya için, burjuvaziyi devirip iktidarları ele geçirerek kendi geleceklerini inşa etme umudu ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde, Paris Komünü örnek alınarak Bakü’de iktidarı ele geçiren Bolşevikler Bakü Komünü’nü ilan ederek tarihte ikinci defa iktidara kısa bir dönem de olsa el koymuştur. Fakat devrimci tarih yazılımında Bakü Komünü tanıtımı ve yazımında eksik kalınmıştır.

Isdepan Şahumyan önderliğinde Bolşevikler-Sol Sosyalistler, Paris Komünü’nden örnek alarak Bakü’de iktidarı ele geçirmişlerdi. Bakü Komünü, 25 Nisan-31 Temmuz 1918 arasında kısa bir dönem varlığını sürdürmüştür.

“Bakü Komünü 1917-1918” kitabının yazarı Ronald Grıgor Suny’nin (Türkçe’ye çevrilen) bu eseri tarihi bir belge olarak ilktir. Yeni bir yüzyılın başında, kapitalizmin şafağında Bakü’de yaşanılan işçi sınıfının mücadelelerini, dünya savaşının yıkıntıları devam ederken yaşanan açlık ve kıtlıkları, iktidarı elinde bulunduran Bolşeviklerin ne kadar zor bir görev ile karşı karşıya kaldıklarını hem içeride hem de dışarıda Alman-İngiliz ve Türk işgali ile Bakü Sovyeti’nin savunulması için birçok sıkıntıyla karşılaştıklarını ve sonunda proletaryanın ve ezilen halkların çıkarları için hayatlarını feda ettiklerini anlatmaktadır.

Ve bugün Transkafkasya’da yaşanılan ve kökleri 100 yıl öncesine dayanan etnik temelli Azeri-Ermeni bölgesel savaşlarına karşı Bolşevikler ulusal bakış açısı ile değil sınıf bakış açısı ile müdahale ederlerken, Azeri Musavat gerici güçlerin, Türkiye ile birleşme hevesleri, İttihat ve Terakki güçlerinin Bakü’yü işgal edip Ermeni pogromları vb. geniş olarak Bakü Komünü kitabında anlatılmaktadır.

Bakü Kamünarlarının mücadelelerini anlatan “Kafkasların Lenin’i Isdepan Şahumyan” kitabını Ermenice’den Türkçe’ye çeviren ve Türkiye devrimci hareketine kazandıran Nubar Ozanyan’ı da anmak gerekir.

Isdepan Şahumyan, 1878 yılında Tiflis’te doğdu. Üniversite öğrenimini Rusya Saint Petersburg’da Politeknik Üniversitesi’nde sürdürdü. Politik faaliyetlerinden dolayı Çarlık polisi tarafından cezalandırıldı. Sürgüne Transkafkaslar’a gönderildi. Fakat o, Almanya’ya kaçtı. Almanya’da felsefe bölümüne girdi. “Komünist Partisi Manifestosu”nu ilk defa Ermenice’ye çevirdi. Almanya’da Martov-Plehanov-R.Lüksemburg-Lenin ile tanıştı. Yurt dışında RSDİP II. Kongresi’ne katıldı. Partinin Bolşevikler-Menşevikler olarak bölünmesinde, Bolşevikler’den yana tarafını belirledi. 1907’den ölümüne kadar Bakü’de çalıştı. Sovyet Hükümetinin, Bakü’de en yetkili görevine atandı. 20 Eylül 1918’de 25 yoldaşı ile kurşuna dizilirken henüz 39 yaşında idi.

Rüzgarın Dövdüğü Yer”

Bakü adı, rüzgarların dövdüğü yer anlamındadır. Şehrin can damarı, petroldür. Bu zenginlik bugün de devam etmektedir. Şehir 1735’e kadar Rusya’nın elinde kaldı, sonra İran’ın eline geçti. 19. yüzyılın başında şehirde 3000 nüfus vardı. Üç büyük gücün çatışmasına sahne oldu. Bu güçler Türkiye-Rusya ve İran’dır. Bakü’de Ermeniler özel bir muamele görüyorlardı. 1850’den 1872’ye kadar petrol pompalama tekeli Ermeni sermayedarların elinde idi.

20. yüzyılın başında Bakü’de 167 petrol şirketinden yalnızca 49’nun sahibi Azeri idi. 55 Ermeni, 21 Rus, 17’si Yahudi, 6 Gürcü, 19’u yabancıların idi. Rusya’nın sanayileşmesinde Bakü petrolleri önemli rol oynadı. Petrol sanayisinin gelişimi Bakü’yü kısa zaman içinde feodal bir şehirden kapitalist şehir durumuna getirdi. Köylü toplumla çevrili proletarya şehrine dönüştü. Bakü yönetimi, Çar hükümetinin atadığı memurların elinde, yarı-sömürge bir konumunda idi. Ermeniler, Ermeni kentte yoğunlaştılar. Ruslar Akkent-Karakent’te çoğunlukta idiler. Azeriler Bakü’de toprak kaybına uğrarken yabancıların sayısı Azerilerden fazla idi.

1917’de Bakü ve çevresinde işçi sayısı 108-110 bin civarında idi. % 36.9 Azeri, % 23 Rus, % 21.4 Ermeni, % 11.3 Dağıstanlı idi. 1930’lara kadar Tatar veya Türk denilen Azeriler ancak yakın zamanda ulusal kimliklerine ulaştılar. Bakü’de yüz yıllardır yaşıyor olmalarına rağmen 19. yüzyılın sonuna kadar kendilerini ulusal bir grup olarak görmediler. Rus işgalinden sonra, İran Güney Azerbaycan’ı elinde tuttu. Transkafkasya Azerileri üzerinde egemenliğini de kurdu. İran gibi Azerilerin % 60 Şii (Şia) azınlığı ise Sünni’dir. Dilleri Osmanlı Türkçesine yakındır.

Bakü Sovyet’i, Ekim Devrimi’nin Devamıdır!

Bakü’de öne çıkan siyasal partiler Bolşevikler-Taşnaklar-Musavatçılar-Himmetçiler’dir. Mehmet Emin Resulzade’nin birkaç arkadaşı ile kurduğu Musavat Partisi, Ulusal ve dinsel hiçbir ayırım gözetmeksizin, bütün Müslüman halkların birleşmesi için çağrı yaptılar. İlk programları Müslümanların birliği olan Panislamizimdir. Müslümanlarda dini birlik bilinci öne çıkarken Ermeniler de ise öne çıkan ulus bilinci olmuştur.

Taşnaksutyun olarak bilinen (Ermeni Devrimci Federasyonu (EDF) 1890’da Tiflis’te Anadolu’nun altı doğu vilayetinde demokratik-özgürlük ve eşitlik taleplerini dile getirmek için kurulmuştur. Himmet ise RSDİP’in Bakü Komitesi’ne bağlı olan Bolşeviklerin egemen olduğu sosyalist bir gruptur. Musavatçılar’ın esas amacı, sosyalistler-Bolşevikler ile değil Osmanlı Türkleri ile işbirliğini geliştirmekti. Şahumyan’ın-Bolşeviklerin endişesi bir iç savaşın, uluslar arasındaki düşmanlıkların canlanmasını engellemekti. Azeri-Ermeni çatışması çıkma ihtimali vardı. Sovyetler’de “bütün iktidar Sovyetler’e” sloganı ile gerçekleşen devrimden sonra Sovyet Devrimi’nin etkisi Kafkaslar ve Bakü’de yaygınlaşmaktaydı.

31 Mart’ta yaşanan Müslüman isyancılara karşı Devrimci Savunma Komitesi kuruldu. Durum burada Sovyet’e karşı dönüştü. Musavatçılar, Bakü’de Sovyet iktidarını devirerek, özerk Azerbaycan’ın kurulmasını istiyorlardı. Bolşevikler Mart ayaklanmasının ulusal yönünü öne çıkarmadılar, sınıf mücadelesini öne çıkardılar. Bakü günlerinde karşı-devrimci ayaklanma bastırıldı. Müslüman mahallelerinde başlayan karşı devrimci ayaklanma yok edilerek bastırıldı. Üç gün içerisinde 3 binden fazla insan öldürüldü. Karşı-devrim bastırılmıştı. Ama Bolşeviklerin, Müslümanları kazanma diye bir dertleri vardı.

Bakü Sovyeti’nin siyasi iradesi olarak; Sekreter ve Dışişleri Bakanı I. Şahumyan, İçişleri Caparidze, Ordu Komutanı Kargonov, Belediye – Ekonomi’den sorumlu Neriman Nerimanov (Himmet)…. Bolşevik sol SR’ler, yani sol Blok Hükümeti kabul edildi. 21 Nisan 1918’de Bakü Komünü ilan edildi. Amaç Sovyet iktidarını Transkafkasya’da yaymaktı. Bakü Komünü’nün, Ekim Devrimi’nin bir parçası ve devamı olduğu ilan edildi.

Bakü Sovyet’i inşası hiç de kolay olmadı. Ekonomik sorunların çözülmesi için petrol sahalarının-toprakların vb. devletleştirilmesi gündeme geldi. Yiyecek sorununun çözülmesi üzerinde duruldu. Aksi halde açlık ve kıtlık sorunları ile başbaşa kalınacağı tehlikesine dikkat çekildi. Reformların uygulanabilmesi için kızıl ordu mensuplarının aylıklarının ödenmesi gerekiyordu. İktidar alınmış ama sıkıntılarla dolu Sovyet’in inşası başlı başına problem olarak duruyordu. Petrol, Bakü ile Moskova arasında hayati önem taşıyordu. Genç Sovyet Cumhuriyeti’nin can damarıydı. Aynı zamanda İngiliz-Alman ve Türklerin de iştahını kabartıyordu. Herkesin gözü Bakü petrolleri üzerinde idi. Petrol rafineleri ise yine devrimden önceki gibi, burjuvazinin elinde idi. Bolşevikler, üretimin düşmemesi, sevkiyatın azalmaması için burjuvaziye karşı daha dikkatli davranıyorlardı.

Bakü üzerinde İngilizler hakimiyet kurup diğer emperyalist güçlere, Bakü zenginliklerini paylaşmak niyetinde değillerdi. Alman emperyalistlerinin maşası olmuş Osmanlı Türkleri saldırganlaşmış, petrol sahalarından pay alma mücadelesini “Azerilere-din kardeşlerine ulaşmak” propagandasıyla maskeliyorlardı.

Şahumyan, devrimi acilen savunma için Kızıl Ordu’ya ihtiyaçları olduğunu Moskova’ya iletmiştir. Fakat Moskova kendi sorunları ile uğraşırken Almanlarla tavizler içeren Brest-Litovsk Antlaşmasını imzalayarak, devrime yönelen Alman tehditlerini başarıyla savundu.

Brest-Litovsk’a göre Sovyet heyeti, 2 Mart’ta Kars-Ardahan-Batum’u Türklere bırakmayı kabul ettiler. Türklere verilen ödül büyük idi. Fakat Bolşevikler, Bakü’nün Sovyet Rusya’sında kalmasını sağlamışlardı. Ekim Devrimi’nden sonra geri çekilen Rus ordusuyla, 15 Aralık 1917’de imzalanan Erzincan Mütarekesi’ni Türkler -Vehip Paşa aracılığıyla- çiğneyerek bu fırsatı değerlendirmek ve Bakü’yü almak hedefinde idiler. Jön Türklerin Turancı hedeflerine ulaşmak, “Müslüman kardeşleri” ile buluşmak için bu fırsatı kaçırmak istemediler. Erzincan Antlaşmasını çiğneyerek tıpkı bugün öne sürdükleri “terör yalanı” gibi, Ermenilerin “terör” uyguladıklarını ileri sürdüler. Osmanlı açısından Arap coğrafyasında toprakların kaybedilmesinden sonra Doğu Ermenistan’da da soykırımın devam ettirilmesinin hedefi, Anadolu’dan itibaren, Kafkaslar’da Türk İmparatorluğu kurulmasıydı. Turan hayallerinin başında Osmanlı Devleti’ni Alman emperyalizminin bölgesel çıkarları uğruna yıkıma götüren İttihatçı İsmail Enver vardı.

İsmail Enver, Ermenilere karşı Türk ordusunun örgütlenmesi için kardeşi Nuri Paşa’yı (1890-1949) Azerbaycan’a gönderdi. Azeri ordusuna ilaveten, Türklerden 8 bin kişiden oluşan “İslam Ordusu” güçlendirilerek, Bakü’yü alacak ordu konumuna getirdi. 1918 başlarında İsmail Enver, kardeşini Azerbaycan’a gönderdi. Saldırıya geçen Türkler, Rusların işgal ettiği 12 Mart’ta Erzurum’u, 15 Nisan’da Batum’u, 27 Nisan’da Kars’ı geri aldı. Kafkaslar’da ardı arkasına kurulan Azerbaycan-Gürcistan ve Ermenistan Cumhuriyetlerine ilaveten dördüncüsü ise Bakü Sovyeti idi. İngilizlerin tek amacı vardı. Bakü’nün Almanlar ile Türklerin eline geçmesini istemiyorlardı.

Bakü’de her geçen saat, her geçen gün Osmanlı Türk’lerinin Bakü işgali yaklaşırken, İngilizlerin davet edilip edilmemesi ana tartışma konusu oldu. Bolşevikler ve Isdepan Şahumyan, bu talebe kesinlikle karşı çıkarlarken Menşevikler-Taşnaklar-Sağ Sosyalistler ise talebi desteklemekten yana tutum belirlediler. Bolşevikler 236’ya karşın 259 oy alan muhalifler karşısında kaybettiler. Bolşevikler, Bakü’yü geçici olarak çekilme kararı alıp şehri bir gemi ile terk ettikten sonra İngilizler tarafından tutuklandılar ve hapse atıldılar.

Alman emperyalistlerinin çıkarları doğrultusunda Bakü’yü işgal eden Türk Osmanlı işgalcileri ise Mart olaylarının intikamını almak üzere şehirde pogromlar düzenlendi. 9000-3000 arasında Ermeni katliamı yaşandı. Bakü şehri kuşatıldıktan sonra “Azerbaycan Cumhuriyeti”nin kuruluşu ilan edildi. Başbakan Fethali Han Hayski, başkenti Gence’den Bakü’ye taşıdı.

Bakü’de 97 gün süren aralarında “Kafkaslar’ın Lenin”i Isdepan Şahumyan’ın da bulunduğu, Bakü Bolşevik komiseri 26 kişi Krasnovodsk’tan alınarak infaz edildi. Çölde ıssız bir yere götürülüp 40 dakika içerisinde hepsi öldürüldü. Bazıları kurşunlandı. Bazıları kılıçla doğrandı. Orada aceleyle ve kabaca gömüldüler. (20 Eylül 1918) Mezarları 1920’ye kadar orada kaldı. Sonra Sovyet Bakü’ye götürüldüler. 1968 yılında Bakü’de Özgürlük Meydanı’nda inşa edilen Anıt Mezara gömüldüler. Fakat Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra 2008 yılından itibaren Anıt Mezar yerinden kaldırılmış, cenazeler bir araziye terkedilmiştir.

Bakü Komünü, işçi sınıfı ve ezilen halkların Paris Komünü ve Sovyet iktidarından sonra üçüncü iktidar deneyimidir. Bakü Komünü’nün önderleri 26 Komiserler, gericiliğin ve emperyalizmin çıkarları doğrultusunda katledildiler. Onların yaratmak istediği dünyanın yeni kuşaklara ilham olmaması için anıt mezarları ortadan kaldırıldı. Ancak işçi sınıfı ve ezilen halkların mücadelesi var oldukça yaşamaya ve anılmaya devam edileceklerdir.

Şan olsun Bakü Komününe ve 26 Komiserlere!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu