Güncel

“68 ve İbrahim Kaypakkaya” sempozyumunun ilk oturumunu tamamlandı

Partizan, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) ve Yeni Dünya İçin Çağrı (YDİ) tarafındanTaksim Hill Otel’de  düzenlenen ‘68’in 50.yılında "Gerçekçi ol imkansız görüneni iste” şiarıyla “68 ve İbrahim Kaypakkaya” sempozyumun ilk oturumu tamamlandı.

İstanbul:  Partizan, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) ve Yeni Dünya İçin Çağrı (YDİ) tarafındanTaksim Hill Otel’de  düzenlenen ‘68’in 50.yılında “Gerçekçi ol imkansız görüneni iste” şiarıyla “68 ve İbrahim Kaypakkaya” sempozyumun ilk oturumu tamamlandı.

İbrahim Kaypakkaya’nın ve 68 hareketi gençlik eylemlerinin fotoğraflarının asılı olduğu salonda “Gerçekçi ol imkansızı iste’ 68 ve İbrahim Kaypakkaya” yazılı pankartlar asıldı.

Ayrıca etkinlikte Kardelen yayınları, Nisan yayıncılık ve Güney dergisi de stant açtı.

 

“68 yılı, dünyanın ayakta olduğu yıl”

Sempozyum ilk olarak saygı duruşu ile başladı. Ardından yapılan açılış konuşmasında, 68’in kısa bir panoramasını çizilerek 1968 yılında dünyanın dört bir yanında gelişen hareketin Türkiye ve Kürdistan’da da yansıma bulduğu dile getirildi.

Konuşmada, “Amerika’da Vietnam Savaşı’na karşı yüz binler ayakta. Siyahların ırkçılığa karşı isyanı sokaklarda. Avrupa’nın bir dizi ülkesinde ‘küflenmiş üniversite geleneklerine’ karşı, gericiliğe karşı; demokratik üniversite, öğrencilerin yönetime katılımı talepleriyle üniversiteler işgal altında. Fransa’da işçi ve öğrenci eylemleri birleşerek sisteme karşı isyana dönüşüyor. Asya/Afrika/Latin Amerika’da devrimci ayaklanmalar yaşanıyor. Çin’de Kültür Devrimi bütün hızıyla sürüyor. Mao’nun ‘Merkezi Bombalayın!’ çağrısı, bütün dünyada egemen sisteme karşı ayaklanın çağrısına dönüşüyor” sözlerine yer verildi.

“Kürdistan ve Türkiye tarihinde ilk defa üniversite işgalleri yaşanıyor. Gençlik Filo Defol!” “Amerikalı İt/Evine Git!”, “Morison Süleyman/Yolculuk Ne Zaman?” şiarlarıyla sokaklarda, grev er, toprak işgalleri… İşçilerin, ezilenlerin mücadelesi yükseliyor” ifadelerine yer verilen konuşmanın ardından 68’in yankılandığı ve yansımasının bulduğu Türkiye ve T. Kürdistanı’nda gelişimi ve İbrahim’in çıkışını konu alan bir sinevizyon gösterimi yapıldı.

Sinevizyonun ardından sempozyumun ilk bölümü, katılımcı kurumlardan KÖZ’ün konuşması ile başladı.

KÖZ adına konuşan Niyazi Armutlu, 19 Mayıs’ta Kemalist iktidarın çok sayıda Pontusluyu katlettiğini dile getirdiğini, dile getirerek katledilenleri anarak konuşmasına başladı. Kaypakkaya’ların mücadelesini yükseltme görevinin bugün entelektüel devrimcilere “düştüğünü” söyleyen Armutlu, “İbrahim ‘Hiçbir zaman ismimizin önüne ‘köylü’ koymayacağız. Köylülük tamamen modern köleliğin tanımıdır. Bizim ismimiz TKP/ML’dir. Modern proletaryanın temsilcisiyiz’ diyordu” şeklinde konuştu.

“Kürtlerin yaşadığı ile Ermeni halkının yaşadığı benzerdir”

Ardından HDP adına söz alan Murat Mıhçı, Ermeni bir devrimci olarak sempozyum da bulunmayı onur verici bulduğunu belirterek başladı sözlerine.

İbrahim Kaypakkaya’nın adının geçtiğinin bir yerde bulunmanın oldukça onur verici bulduğunu dile getirdi.

Mıhçı, Ermeni halkının tarihinden başlamak istediğini,  Nor Zartonk’un  üyesi olduğunu ve aynı zamanda HDP içinde aktif faaliyet içinde olduğunu belirterek, kendine dair kısaca bilgi verdi.

Ardından Ermeni devrimcileri anarak Rojava’da IŞİD’e karşı savaşırken, yaşamını yitiren Nubar Ozanyan’ı özel vurgu ile andı konuşmasında. Nubar’ın mücadele hayatına dair kısa bir değini yaparak, “Ermeni bir devrimci olarak Nubar Ozanyan gibi devrimcilerin sadece pratik değil, teorik düşünceleri hala bizi etkiliyor” dedi.

Mıhçı, “Eski verileri derleyip ama çok üstünde tepinmeden çözmek gerekiyor. Çünkü toplumun buna ihtiyacı var” dedi. Kürt hareketiyle yan yana olmanın kendileri için ayrı bir öneminin olduğunun altını çizen Mıhçı, “Bu coğrafyanın 5’te biri olan ama şimdi 50 bin kadar kalan bir halkın neferi olarak, geçmişte yaşadıklarımız Kürt halkına ve dostlarına yaşatılıyor. 1915’le yüzleşerek sorunları çözebiliriz” dedi.

“Bundan sonra neler yapacağımızı hep birlikte tartışmamız gerekiyor” şeklinde konuşan Mıhçı,  Ermeni halkının yaşadıklarına değinerek, kendisinin okul dönemin yaşadığı ırkçı, faşist saldırıları dile getirerek, “İsimlerimiz bugün neden Orhan, Murat, bununla hep birlikte yüzleşmek gerekiyor” dedi.

Mıhçı, devrimci-sosyalist hareketlerin her zaman içe doğru siyaset yaptığını ve bu nedenle kitleselleşmediğini dile getirdi.

“Bizler için HDP içinde Kürt siyaseti içinde yan yana durmak oldukça önemli” diyerek Kürt halkının yaşadıkları ile Ermeni halkının yaşadıklarının benzer olduğunu sözlerine ekledi.

“Egemenler cephesinde farklı dengelerin sancıları yaşanıyor”

Sempozyum Yeni Dünya İçin Çağrı Çetin Deste’nin söz almasıyla devam etti. Deste, “Günümüzün 10 ya da 20 yıl öncesine göre güç dengeleri açısından oldukça farklılıklar yaşanıyor ve bu dengelerden kaynaklı çeşitli sancılar yaşanıyor” dedi.

ABD emperyalizmin gerilediğini Çin emperyalizmin genişlediğini ifade ederek, İran’ın etkisinin giderek arttığını ve bunun ABD’den tarafından hoşnutlukla karşılamadığını dile getirdi.

Deste, Dünyadaki emperyalist dengelere değindikten sonra Türkiye’de duruma gelerek, durumun egemen sınıfların içinde bulunduğu krizlerin damgasını vurduğunu belirterek, “Türkiye’deki egemenler arasında çatışma sürekliliktir” diyerek örnekler verdi. 2018 yılına bakıldığına, TC devletinin emperyalistleşme gayesi taşıdığını belirtti.

“İbrahim Kaypakkaya bütünlüklü bir kopuşu ifade etmektedir”

Ardından Alınteri adına Mürüvvet Küçük, 68 ve sonrasındaki kopuşa ve bu kopuşun temsilcisi İbrahim Kaypakakya’yı selamlayarak başladı sözlerine.

68’in her ülkede farklı, o ülkenin özgünlükleriyle farklı şekilde vücut bulduğunu ancak 68’in “statükoya” devrimci bir meydan okuma ile ortaklaştığını dile getirdi.

68’in ardından Türkiye’de 3 çizginin oluştuğunu dile getiren Mürüvvet, çizgiden birinin İbrahim Kapkakkaya’nın TKP/ML’si, Mahir’in THKPC’si Deniz’in THKO’su olduğunu sözlerine ekledi. İbrahim Kaypakkaya’nın kopuşun gölgede kaldığını, bunun bazı nesnel nedenleri olduğunu dile getirdi.

“Bir başka bir nedeninin de kendileri ifade ettiği ideolojik belirlemeleri ile pratikte yaşam bulmasından kaynaklığını, köylülüğü esas alan bir hareket olmasıyla ilgilidir. Bu dezavantajlı duruma rağmen bütünlüklü bir kopuşu ifade ettiği düşünüyoruz. Bunun nedenlerine kısa değinirsek, İbrahim kurduğu örgütlenme ile diyalektik bağı koruması ve esas olması, o ülkesinden şablonlarına rağmen Türkiye gerçeğine ayak basarak geniş bir halka yakalamasına, o teoriği ve bunun pratiğe geçirmesine, O’nun farklı bir yere koymaktadır” diyerek İbrahim Kaypakkaya’ya dair kurumsal düşüncelerini ifade etti.

İbrahim Kaypakkaya’nın 68’in devrimci çıkışı ve sonrasından gelişmeleri bütünlüklü bir tarzda ele alındığı belirterek, öncelikle ardılları ve Türkiye Devrimci Hareketinin İbrahim’i yeterince anlamadığını ve orada bir tekrar olduğunu ifade ederek eleştirilerini dile getirdi.

“Komünizmi hedeflemesinden doğru Kaypakkaya daima günceldir”

Sempozyum Sosyalist Meclisler Federasyonu adına Emrah Saltık’ın söz almasıyla devam etti.

68’in politik atmosferine değinen Saltık, bugün bulanan politik atmosferin çok daha farklı noktalar barındırdığına tanıklık edildiğini ifade etti.

İbrahim Kaypakkaya’nın teorik yaklaşımlarında işçi sınıfını temel aldığını belirten Saltık, “Sınıfsal çelişmeleri temel alırsanız diğer toplumsal meselelere oradan bakarsınız, İbrahimê buradan bakılmamaktadır. Kemalizm meselesi, Kürt meselesi gündem düşebilir ancak İbrahim Kaypakkayanin hedefi komünizm olması ile daima günceldir” dedi.

Saltık, “68’e bakıldığında İbrahim Kaypakkaya, Mahir ve Deniz’den ayrıştırılamaz ancak aynılaştırılamaz” diyerek ayrım çizgilerinin net koyulması gerektiğini belirtti. Saltık, politik öncüler ve örgütler açısından sınıfsal bakışından uzaklaşma ve sistem içerisinde bir onarım söz konusu olduğu sözlerine ekledi.

İlk bölüm kitleden gelen soru, öneri ve eleştirilerle oldukça zenginleşen etkinlik, panelistlerin cevap vermesi ile sona erdi.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu